Bu da nereden çıktı?" diyorsanız, anlatmaya çalışalım. "Dat dara dat..." bir klakson melodisi değil, bir yakıştırma. Hani halkımızın taşı gediğine koyan tabirleri vardır ya, "Dat dara dat..." da işte öyle bir şey. Benim kasabamda, sürekli atıp tutan, esip savuran kibirli palavracılara "Dat dara dat..." derler. Özetlemek gerekirse, bu deyim, "Lâf çok, iş yok!" anlamına gelir. Böyle birinden bahsederken, "bırak be yahu, dat dara dat adamın teki!", deyiverirler. "Dat dara dat..." damgasını yediğinizde, itibarınız buharlaşmış demektir. Etrafınıza bu gözle baktığınızda, "Lâf çok, iş yok!" düsturunu doğrulayan birçok kurum ve insan ile kuşatıldığınızı fark edersiniz. "Dat dara dat..." diye anılmak çok kolay, fakat böyle bir unvanı silebilmek fevkalade zordur. Amerikan argosu ile ifade edecek olursak, "Dat dara dat..." sıfatı, teflonun çizilmesi demektir. Yakın tarihimize baktığımızda, "Lâf çok, iş yok!" cümlesinden birçok zevat ile karşılaşıyoruz. Sizi bilmem, ama bendenize göre İttihat ve Terakki Fırkası'nın mensuplarının çoğu "Dat dara dat..." idi. Küçük çaplı, kısa namlulu hafif toplara eskiden "palavra" denirmiş. Denizcilik törenlerinde, selamlama atışı bunlarla yapılırmış. Teklif ediyoruz, böyle toplara, "Dat dara dat..." da denilebilir. Palavranın piyasası olur mu? Günümüzde "Dat dara dat..." olmak, popüler kültürün bir parçası ve özellikle medyada çok prim yapıyor. Ekranlar, böyleleri ile dolup taşıyor. Ne kadar "Dat dara dat..." olursanız, o kadar reyting alıyorsunuz. Demek ki, bu işin bir piyasası var. Halkımız talep ediyor, birileri de arz ediyor. Lâf salatası, boş lâflar, içi boşaltılmış lâflar onların tezgahında satılır. "Dat dara dat..." rütbesi, Uzak Doğu kültüründe prim yapmıyor. Japon ya da Koreli "Dat dara dat..."lara pek fazla rastlamıyoruz. İtalyanlar, Fransızlar, İspanyollar, Amerikalılar ve bazı Latin Amerika ülkeleri, "Dat dara dat..." üretme konusunda bir hayli başarılı. Tarihe mal olmuş Acem palavralarını da unutmamak gerekiyor. İtalyanlar konuşurken, palavra atarken kollarını da hareket ettirirler. Bir İtalyan'a neden konuşmadığı sorulduğunda, kollarının çok yorgun olduğunu söylemiş! Şirket yöneticileri arasından da bol miktarda "Dat dara dat..." çıkar. "Dat dara dat..." zevatın bir kısmı yağ çekme konusunda uzmanlaşmıştır. Bazı işletmelerde, yağ, yukardan aşağıya doğru, çoğunda ise aşağıdan yukarıya doğru pompalanır. Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, "Dat dara dat..." organizmalara çok iş düşer! Karizma sağlamak için palavra sıkılır, ama aynı palavralar geri teptiğinde, karizma berhava olur. "Dat dara dat..." zihniyet, emeği, alın terini hor görür. Onlara göre, paylaşmak için üretmek gerekmez; üretmeden de paylaşılabilir. Katma değer üretmek, onların gündeminde yer almaz; önemli olan aslan payını götürmektir. Şair, vaktiyle bunlardan dert yanmış ve demiş ki: Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde Onlar ki, verir lâf ile dünyaya nizâmat Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde. *** Siz, siz olun bunlardan uzak durun, ama arabanıza "Dat dara dat..." diye bağıran bir korna taktırabilirsiniz. Karşınıza çıkarlarsa, kornaya birkaç defa basarak, "Dat dara dat...", "Dat dara dat..." diye onları selamlayabilirsiniz. Kusura bakmayınız, bu yazı da biraz "Dat dara dat..." oldu...