"Demokles'in Kılıcı" dendiğinde, aklınıza ne gelir? Bildiniz! Akla ilk gelen şey, tehlike ve tehdittir. Vaktiyle, Lehman Brothers ekonomistlerinin hazırladıkları bir erken uyarı endeksi vardı. Endekse, "Demokles Endeksi" (Damocles Index) ismi verilmişti. Bir dizi ülkenin her birine ilişkin "on tane kritik değişken" barındıran endeks, bir hayli ses getirirdi. Söz konusu değişkenlerden türetilen kötü puanlar toplanarak, "kriz yok", "kriz geliyor" ya da "kriz kapıda" tarzında değerlendirme ve uyarılar yapılırdı. Aslında endeksin hiçbir taksiratı yoktu, fakat Eylül 2008'de Lehman'ın batışı ve küresel krizle birlikte, birçok endeks gibi, o da itibar kaybetti. *** 2008'in son çeyreği itibariyle, "Demokles'in Kılıcı" mahiyet değiştirdi; küreselleşti. Küresel resesyonun etkilerini analiz etmeyi amaçlayan, yeni endeksler devreye girdi. Derecelendirme kuruluşlarının hazırladığı ülke riski analizleri, "ekonomik, finansal ve politik" boyutları itibariyle boyunuzun ölçüsünü alıyor. Şişinmeye kalktığınızda, söyledikleri şu: -Halep oradaysa, arşın burada! Halep oradadır, ama ekonomi söz konusu olduğunda, arşını tanımlamak kolay değildir. İktisatçı taifesi, 'siyah', 'gri' ve 'pembe' olmak üzere daima üç tane gözlük taşır. Aklı sıra, kendini sağlama alır. Üç tane rengin, farklı tonları olduğunu unutmamak gerekir. Gözlüklerin üçer tane nüansı olduğunu kabul edersek, gözlük sayısı bir anda dokuza çıkar. Ne var ki, gözlüklerin artması, önümüzü görmeye yetmeyebilir. İşler karıştığında, nüanslar kaybolur; analizler, medyanın da etkisiyle, "siyah" ve "beyaz" kutuplaşmasına, yani "kötümser" ve "iyimser" yaklaşımlara indirgenir. *** Daha önce de yazdığımız gibi, kötümserliğe yaslanmak, daha kolaydır. Kasvetin hamasetle paketlenmesi, genellikle prim yapar. Tahminlerinin gerçekleşmemesi halinde kötümserler, çok fazla hırpalanmazlar, ama aynı duruma iyimserler düşerse, acımasızca eleştirilirler. Önemli olan, iyimserliğin ve kötümserliğin nereye dayandırıldığıdır. Temelsiz ve kurusıkı bir kötümserlik kadar, dozu kaçmış ve balon oluşturan bir iyimserlik de arzu edilmez. *** Firavunlar, Nil Nehrinin taşma ve çekilme dönemlerine ilişkin bilgileri, zulmetli piramitlerinin labirentlerindeki kuytu köşelere gizlermiş. Ne gariptir ki.. Firavunlar, kendi çöküşlerinin tohumlarını ektiklerini, bindikleri dalı kestiklerini bir türlü fark edememişler. Tıpkı "finansal firavunlar" gibi..