Derviş, ne demek istedi?

A -
A +

İktisatçı Kemal Derviş'i 1982 yılında tanıdım. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş ile, Şubat 2001 krizinden sonra tanıştık. Derviş, "konsolidasyon ve moratoryum" dedikodularının gölgesinde göreve başladı. Unutmayalım ki, krizden sonra, dışarıdan gelecek kredi, bir "müsekkin" gibi ya da yokluğu çekilen bir "uyuşturucu" gibi bekleniyordu. "Koalisyon+Derviş=Hükümet" formülünde, Derviş'in kredibilitesi, Hükümet'in kredibilitesini aşıyordu. Devlet Bakanı Kemal Derviş'in açıkladığı yangın söndürme operasyonu, üç aşamadan oluşuyordu: * Piyasalara güven verip, ödemeler sistemini tekrar çalıştırmak * Faiz hadleri ve döviz kurlarındaki dalgalanmayı istikrarlı bir zemine oturtmak, borç dinamiklerini iyileştirmek * Orta vadede, fiyat istikrarını makroekonomik dengeleri tesis etmek. Koalisyon Hükümeti'nden kaynaklanan bazı problemlere rağmen, yukarıda yer alan ilk iki aşamada, Derviş'in başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Sandıktan bir "AK Parti-CHP" koalisyonu çıksaydı, ekonomiden sorumlu Bakan olarak görevine devam edecekti. Kasım 2002'de yapılan erken seçimle beraber, "orta vadede makro-ekonomik dengeleri tesis etmek" diye tanımlanan hedef, yeni iktidarın omuzlarına yüklendi. Derviş, AK Parti iktidarının programı sahiplenmesinden memnun oldu, zaman zaman Ali Babacan'ı ve Hükümet'i övdü. Bu konuda, kendi partisi CHP'den yoğun eleştiriler aldı. CHP'nin kurmayları tarafından, "sıcak siyasete bir türlü alışamamakla" itham edildi. Seçimden sonra, iki farklı ürünü hatıra getiren, CHP'li Derviş'i ve Derviş'li CHP'yi bir türlü anlayamadım. İkisi de, eşyanın tabiatına aykırıydı. Bu birliktelik devam edemezdi. Nitekim öyle de oldu. Kemal Derviş, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığına getirildi ve istifa etti. Rivayet muhtelif... Bir süredir, Derviş'in geçtiğimiz hafta başında yapmış olduğu açıklamaları yorumlamaya çalışıyoruz. Derviş, bir TV programında, aşırı değerli YTL'nin ve cari açığın risk oluşturduğunu, YTL'nin değerinin piyasaya, yani sermaye hareketlerinin kaprisine bırakılamayacağını vurguladı. "Acil bir kriz tehlikesi içinde değiliz ama rehavete de kapılmamak gerekiyor" tarzında uyarılarını sürdürdü. Dövize talep oluşturmak için, Hazine'ye, döviz cinsinden ve dövize endeksli borçlar kapsamında, yeni bir itfa planı önerdi. Ayrıca, kısa vadeli sermaye hareketlerini sınırlamak amacıyla, bir vergi konulabileceğine ilişkin görüşlerini tekrarladı. Derviş, gerçekten ne demek istedi? Rivayet, muhtelif... * Derviş, tekstil ve hazır giyim lobisi başta olmak üzere, dalgalı kurdan rahatsızlık duyan ihracatçı ve sanayicilerin etkisinde kaldı, diyenler var. * "Bu program, onun programı; Derviş, ayıldı, gerçekleri gördü ama geç kaldı" diyerek kendilerinin haklı olduğunu tescil etmek isteyenlere de rastlıyoruz. Özellikle, anti-Derviş'çi Cari Açık Kakofoni Orkestrası'nın baş kemanları, aşırı değerli YTL'den Derviş'i sorumlu tutuyor. * Bir diğer görüş şöyle: Derviş, önümüzdeki aylarda, Türkiye'nin dış politikada zor kavşaklara geleceğini, bazı dış şoklarla karşılaşacağını düşünüyor. Kırılganlığın artmaması için, ülkenin "yüksek bir cari açık ve aşırı değerli YTL" ile yakalanmamasını istiyor. Pozisyonu gereği, muhtemel dış politik şokları, açıklıkla ifade edemiyor. Ne var ki, Derviş, Merkez Bankası yönetiminin değişmesinden de yararlanarak, birtakım "piyasa dışı çözümlerle" kurun yükseltilebileceğine inanıyor. Bir atımlık barut! Sermaye hareketleri sınırlanmadıkça, dövizi sıçratmaya yönelik öneriler, "bir atımlık barutu" çağrıştırıyor. Sermaye hareketlerini dizginlemek mümkün mü? Hayır! Dolayısıyla, "piyasa dışı çözümlere", pek fazla güvenemiyoruz. Sormak lâzım: * Derviş'in önerileri konusunda, IMF ikna edilebilir mi? * Sadece döviz kuru ile oynayarak rekabet gücü kazanılamayacağına göre, Derviş, küresel iş bölümünde, orta ve uzun vadede ülkemize nasıl bir rol ve misyon biçiyor? Bazen söyleyen, söylenenden daha önemlidir. Derviş'in önerilerini herhangi bir iktisatçı dile getirseydi, emin olunuz, kesinlikle dikkate alınmazdı. *** Derviş'in yorumları zamanlama ve zemin itibariyle, yanlış olmuştur. İkazlar ve öneriler, daha uygun platformlarda iletilebilirdi. Derviş görevdeyken, dışarıdan böyle bir ikaz ve öneri gelse, acaba kendisi nasıl karşılardı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.