Dost

A -
A +

Onu, fabrikanın bahçesinde kiraz toplarken buluyoruz. Kendi tabiriyle,"düşmüş-kalkmış" ünlü bir tekstilciyi ziyaret ediyoruz. Selam, kelam faslından sonra, ikram başlıyor. Kahveler ve çaylar içiliyor, sohbet koyulaşıyor. Bir hayli dertli olduğu anlaşılıyor. Anlatmak, içini dökmek istiyor. Vaktiyle modern tezgahlar getirmiş. Özene bezene bir entegre tesis kurmuş, rüyasında bile fabrikasını görürmüş. Fabrikaya gelmek için sabaha kadar zor beklermiş. Şubat 2001 krizinden sonra, renkli rüyalar kâbusa dönüşmüş. Geçmişin doğruları ve fırsatları, bir süre sonra iflas etmiş. Tezgahları ona düşman gibi görünüyormuş. Filozof sanayici Tecrübe konuşuyor ve şöyle diyor: "Mutlaka sanayici olun, ya mutlu olursunuz ya da filozof olursunuz!" Hatırlayanlar vardır herhalde; bu tavsiye Sokrates'tan kinaye. Sokrates, bir gün öğrencilerini toplamış ve demiş ki, "Mutlaka evlenin, ya mutlu olursunuz ya da filozof olursunuz!" Demek ki, mutlulukla filozofluk yan yana yürümüyor. Gözümüz birden ilerideki incir ağacının altındaki köpek kulübesine takılıyor. Kulübenin kapısının üzerinde, yarım daire biçiminde "D O S T" yazıyor. Sibirya Kurdu denilen bir köpek, keyifli bir biçimde geriniyor. Fıldır fıldır dönen gözleriyle bizi kontrol ediyor. Tahmin ettiğiniz gibi, köpeğe verilen isim, aynı zamanda bir felsefeyi ve hayal kırıklığını yansıtıyor. Bir çok "eski tüfek" arkadaşım, 12 Eylül 1980 müdahalesinden sonra, Türk halkından ümitlerini kestikleri için kendilerini kedilerine ve köpeklerine vakfettiler. Sanayicinin tercihi ise biraz daha karmaşık. Dalga geçtiğimiz vehmedilmesin, bütün bunlar anlaşılabilir ve saygı duyulabilir hobilerdir. Filozof sanayicinin görüşlerini kendi cümlelerimizle ifade etmek gerekirse, özetle şunları söylüyor: * Bir piyasa ekonomisinde, 'piyasa', 'şirket', 'devlet' ilişkisinin nasıl yapılandırıldığı çok önemli. "Baba Devlet" ve "Halefleri" olarak biçimlendirilen bir ekonomide, toplumun bir kesiminin "siyaset dışı" bir kesiminin de "piyasa dışı" olması son derece doğal. Dolayısıyla, böyle bir oyunun piyasa ekonomisi olarak yutturulması mümkün değil. * İş alemi için en büyük teşvik, başta fiyat istikrarı olmak üzere makroekonomik istikrardır. * Ankara, hakem olmak yerine yıllarca boş kaleye şut attı, oyunun yarısında oyunun kurallarını değiştirdi, rantları bölüştürdü. Dolayısıyla, iş âlemi, bütün enerjisini hakem ile iyi geçinmeye teksif etti. * Yabancı sermaye neden gelmiyor diye soranlar, yerli sermayenin niçin kaçtığını araştırsınlar. * Fizik kapitalin vermediğini finans kapitale verirseniz, birilerini zengin edersiniz, ama ülkenizi fakirliğe mahkum edersiniz. * Kısa vadeli spekülatif sermaye hareketlerinin gölgesinde (ve şantajı altında!), müflis bir kamu maliyesinin refakatinde, sığ bir mali sistem ve kronik enflasyon ile yürütmeye çalıştığı sermaye birikimi modeli çöktü. Makyaj döküldü, ama kabullenemiyoruz. * Karşılaştığımız krizler, yıllardır şişirdiğimiz balonları patlatmak ve halının altına süpürdüklerimizi ortaya çıkarmak bakımından son derece yararlı oldu. Ne var ki, halının altından çıkanlar ortada durmaya devam ediyor. Bir başka deyişle, çöken ve tıkanan bir sermaye birikimi modeline rağmen, onun yerine geçebilecek bir yenisi hâlâ uygulamaya konulamadı. Görüşler böyle, yorum sizin ve ilgililerin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.