Eşeğini dövemeyen, semerini dövebilir!

Birileri soruyor: -Merkez Bankası, sıcak parayla kavga mı ediyor? Küresel likiditeye entegre olan bir ekonomide, sıcak parayla kavga edilemez. Ekonomi, "sıcak para" ile olan "seviyeli beraberliğini" ya da "düzeyli birlikteliğini" sürdürmek zorundadır. Ne var ki.. -Eşeğini dövemeyen, semerini dövebilir! Şimdilerde olan, tam da budur. *** Ne mi oluyor? Özetle.. Aralık 2010'dan bu yana, sıcak para girişinin doğurduğu riskleri ve kırılganlıkları azaltmak amacıyla, bir dizi enstrüman devreye giriyor. Merkez Bankası'nın gözlüğü ile ifade edersek: -Mevcut konjonktürde, iç ve dış talebin büyüme hızlarındaki ayrışma ve hızlı kredi genişlemesi, cari açığı artırıyor, finansal istikrara ilişkin riskleri besliyor. -Avrupa ve ABD ekonomilerindeki son gelişmeler ve alınan kararlar, finansal riskleri daha da artırıyor. -Bankacılık sektörümüzde genel olarak borçların vadesinin, varlıkların vadesinden daha kısa olması, sektörün likidite ve faiz riskini tırmandırıyor. Sistemi şoklara karşı daha savunmasız ve hassas hâle getiriyor. Dolayısıyla.. Merkez Bankası, düşünüyor taşınıyor: -Daha düşük bir politika faizi, daha geniş bir faiz koridoru ve daha yüksek zorunlu karşılık oranlarının, finansal riskleri geriletmek bakımından, uygun bir bileşim olacağına karar veriyor ve düğmeye basıyor. *** Gelelim para otoritesinin beklentilerine.. İşler yolunda giderse: -Zorunlu karşılıklardaki değişiklikler, kredi piyasasını "maliyet ve likidite" kanallarıyla etkileyecek -Söz konusu düzenlemelerle, piyasadan yaklaşık 22.5 milyar TL çekilmiş olacak, krediler daralma eğilimine girecek Netice itibariyle.. -Zorunlu karşılıkların artırılması yoluyla gerçekleşen parasal sıkılaştırma, "maliyet ve likidite" kanalından etkisini hissettirecek; faiz indirimlerinin "genişletici etkisini" fazlasıyla telafi edecek. *** Anlaşıldığı kadarıyla.. -Semere format atılıyor. Tutar mı? Eşek, uyum sağlar mı? Çifte atar mı? Ofşor Bey, bu işe ne der? Bekleyelim ve görelim.