Her türlü mal ve hizmeti ithal edebiliyoruz, ama ciddiyeti ithal edemiyoruz. "Made in China-Ciddiyet", henüz piyasaya sürülmedi. Onu kendimiz üretmek zorundayız. 35 senelik bir rehavetten sonra, fiyat istikrarını keşfettik. Halen uygulanan IMF destekli istikrar programı, enflasyonu kalıcı bir biçimde düşürmeyi ve fiyat istikrarına ulaşmayı hedefliyor. Enflasyonu ciddiye almak, aynı zamanda "mali disiplini, yapısal reformları ve iletişimi" ciddiye almaktır. Peki, iletişimi ciddiye almak, ne anlama geliyor? Bize göre, "saydamlık ve hesap verme sorumluluğu" denilen iki ilkeden sapılmadığı sürece, iletişimi ciddiye almış oluyorsunuz. İletişimi hafife aldığınızda, piyasaları hurafelere teslim ediyorsunuz; tıpkı, Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinde olduğu gibi. Ülkemizde hurafe talebi, her zaman canlıdır. Hurafe piyasasını, medya oluşturuyor. Hurafelerin bedeli, yani fiyatı ise hiç değişmiyor: Tam bir hayal kırıklığı ve kaos! *** Merkez Bankası (MB), Ocak 2006 itibariyle "enflasyon hedeflemesi" rejimine geçti. Bu süreçte, karar organının, Para Politikası Kurulu olduğunu biliyoruz. MB'nin temel iletişim araçlarının başında, üç ayda bir açıklanan "Enflasyon Raporu" geliyor. Söz konusu raporların ilki, 31 Ocak 2006'da açıklanmıştı. Bugün Para Politikası Kurulu toplanacak; yarın, ikinci üç aylık "Enflasyon Raporu" ile tanışacağız. Para Politikası Kurulu, kararlarını alırken, faiz oranlarını belirlerken "kamu maliyesine ve borç yönetimine, reel sektöre, ödemeler dengesine, yurt içi ve yurt dışı finansal piyasalara" ilişkin bir dizi göstergeyi dikkate alıyor, riskleri analiz ediyor, ortaya çıkan eğilimlerin kalıcı mı, yoksa geçici mi olduğu konusunda kafa yoruyor. Risklere rağmen... İlk raporda, 2006 yılının ilk çeyreğinde, yıllık enflasyonun genelde yatay bir seyir izleyeceği ve ikinci çeyrekten itibaren, tekrar düşüş göstereceği belirtilmişti. Ayrıca, başta petrol fiyatlarındaki yükseliş olmak üzere, küresel likiditede ortaya çıkabilecek dalgalanmalar ve hizmet fiyatlarındaki katılık, risk faktörleri olarak değerlendirilmişti. Aynı değerlendirmenin ikinci raporda da yer alması bekleniyor. İlk çeyrek, genel olarak öngörüldüğü tarzda bir eğilim sergiledi. MB, yılın ilk çeyreğinde, enflasyon oranlarının geçici olarak bir miktar yükselse de, ikinci çeyrekten itibaren düşmeye başlayacağını, düşüşün, üçüncü çeyrekten sonra, daha da hızlanacağını, dolayısıyla yıl sonu hedefe, yani %5'e yakın gerçekleşeceğini öngörüyor. Ne için? MB, fiyat istikrarı konusunda elde edilen kazanımların, önümüzdeki yıllarda da devam etmesi için çaba gösteriyor. Sebebi son derece açık: "Hedeflenen enflasyon" ile, "gerçekleşen enflasyon" arasında büyük farklar ortaya çıkarsa, devlete borç verenler "daha yüksek risk primi ve daha yüksek reel faiz" talep etmeye başlıyor. Böyle bir ortamda, borçlanma vadeleri kısalıyor ve derin olmayan bir malî sistemde, iç borçlanmanın payı artıyor. Özetle ifade etmek gerekirse: Fiyat istikrarı, "makroekonomik ve finansal" istikrarın omurgasını oluşturuyor. Fiyat istikrarının olmadığı bir ortamda, para politikasının etkinliği azalıyor, borç dinamikleri kötüleşiyor, ekonomiyi yönetmeye talip olanlar ve yatırımcılar önünü göremiyor. Ne dersiniz? Biz bu filmi kaç defa gördük?