Gri bölgenin sancıları

A -
A +

Bir yabancının gözlüğü ile, soralım ve cevap vermeye çalışalım: -Türkiye, bir Orta Doğu ülkesi midir? -Hayır! -Türkiye, bir Avrupa ülkesi midir? -Hayır! Ama, kem küm... -Peki Türkiye, nereye aittir? -Jeostratejik, jeopolitik, falan, filan... *** Soruları yöneltenler, Türkiye'nin bir NATO üyesi olduğunu, AB'ye girmek istediğini, AB ile Gümrük Birliği ilişkisi içinde olduğunu elbette biliyor. Ne var ki, üçüncü sorunun cevabını vermekte karşılaşılan güçlükler ya da kaçamak cevaplar, ülkemizi kaçınılmaz olarak bir "gri bölge"ye itiyor. "Gri bölge", risk demektir, belirsizlik ve sis demektir. "Siyaha yaklaşan gri" riskin arttığı anlamına gelirken, "beyaza yaklaşan gri" riskin azaldığını gösteriyor. Birçok uluslararası risk analistine göre Türkiye, "gri bölge"den kurtulamamanın sancılarını yaşıyor. Türkiye'nin konumu, AB ve ABD ile olan ilişkileri, ülkeyi bir sarkaç gibi, "koyu gri" ile "açık gri" arasında savurup duruyor. Dolayısıyla ülkenin ekonomik ve finansal riski gerilese de, politik risk ağırlığını hissettirmeye devam ediyor. Gri bölge, Soğuk Savaş yıllarında bazı avantajlar getirdi, pazarlık gücümüzü artırdı. Genel olarak baktığımızda, "gri bölge" dolayısıyla çok büyük bedeller ödediğimizi anladık, ama iş işten geçtikten sonra... Soğuk Savaş narkozunun sersemletici etkisini hâlâ atamadık. "Gri ideoloji" ne demek? Gri, bazı analizlerde belirsizliği çağrıştırır. Gri ideoloji ile, başta "kayıt dışı siyaset!" olmak üzere, Kopenhag Kriterleri'ne zıt olan her türlü oluşumu kastediyoruz. Gri ideolojinin egemen olduğu yıllarda, Hükümetler değişti, ama "karma ekonomi" denilen alaturka model, aynen korundu. Hiçbir hükümet, bu mirası reddetmedi. Karma ekonomi, ekseni "rant ve talan" olan bir ucubeye dönüştü. "Kâr edersem benim, zarar edersem devletin!" diye özetlenebilecek bir ahbap çavuş kapitalizmi egemenliğini ilan etti. 30 yıl yüksek kronik enflasyon ile yaşadık. IMF ile tam 18 tane Stand-by düzenlemesi imzaladık. "Gri ideoloji"ye yaslanarak IMF'yi eleştirdiğimizde, acil serviste nara atan huysuz hastalara benzedik. Son on yıl içinde üç defa negatif büyüyen ekonomi (1994, 1999, 2001) dolar bazında dünyanın en yüksek reel faizini ödedi. Ekonomiyi, "faiz, döviz, borsa" üçgenine hapsettik. Uluslararası Saydamlık Örgütü'nün (Transparency International) geliştirdiği iki kritik yolsuzluk (corruption) endeksi var. Bir tanesi, Yolsuzluk Algılama Endeksi, (CPI-Corruption Perception Index) diğeri, Rüşvet Verenler Endeksi (BPI-Bribe Payers Index) olarak biliniyor. Her iki endekste, yüz kızartıcı rekorlara imza attık. Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından açıklanan "Beşeri Kalkınma Endeksi"nde (Human Development Index) bir dizi Afrika ülkesi ile beraber anılır olduk. Türkiye'nin AB perspektifini, işte o "meş'um gri bölge"den kurtulma çabası olarak görmek istiyoruz. 6 Ekim İlerleme Raporu ve 17 Aralık'ta çıkmasını beklediğimiz "müzakere okeyi" işte bu sebeple çok önemli. *** Gri ideolojiden sıyrılmak zorundayız. Niçin? Kırmızı çizgilerimizi çiğnetmemek için...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.