Diyelim ki, bir ineğiniz var; etine de sütüne de aynı anda sahip olmak istiyorsunuz. -Mümkün mü? -Hayır! İkisi bir arada olamayacağına göre, bir tercihte bulunmak, eti ya da sütü seçmek durumundasınız. İstikrar politikaları da, benzer ikilemleri sık sık önümüze getiriyor. Bazen de, "ikilem" yerine "üçlem" ile yüzleşebiliyoruz. Nasıl mı? Kısıtları görelim! Aşağıdaki enstrümanları kullanmak isteyen bir ekonomi düşünelim: A.Kambiyo serbestisi B.Sabit kur C.Bağımsız para politikası Şimdi soralım: Üçü bir arada olur mu? Olamazsa, ne olur? Günümüzde, "açık ekonomi üçlemi" (open economy trilemma) diye nitelenen bir hipoteze göre, dışa açık bir ekonomide, üçünü birden seçemiyorsunuz, yani (A+B+C) olamıyor. Bir başka deyişle, yukarıdaki mönüden, sadece iki tanesini seçebiliyorsunuz; mesela A+B; B+C ya da A+C gibi. Özetlemek gerekirse, sermaye hareketleri serbest olduğu sürece, "döviz kuru ve faiz haddi" diye bilinen iki kritik parametreden bir tanesini kontrol edebiliyoruz, diğerini piyasaya bırakıyoruz. Şubat 2001 krizine kadar, ekonomiyi A+B ile götürdük. Kriz ile birlikte "döviz kuru çıpasını" kopardığımız için, şimdi "dalgalı kur" ile devam ediyoruz. Sermaye hareketlerini kısıtlayarak, döviz kuru ve faiz haddini kontrol etmek, yani B+C seçeneğini benimsemek teorik olarak mümkün olsa da, bu seçeneğin hayata geçirilme şansı yok. Zaman zaman para, kur ve maliye politikalarının önünde duran kısıtları, "ikilemleri ve üçlemleri" unutuyor ve her şeye egemen olmak istiyoruz; daha sonra da duvara tosluyoruz. Etine de, sütüne de, olmaz! Kısıtlar, dış politikada da gündeme geliyor. Dani Rodrik, "üçlem" kavramını politik alana taşımış. Mönüyü şöyle belirlemiş: A.Ulus Devlet B.Uluslararası ekonomik entegrasyon C.Demokratik ve katılımcı siyaset Aynen "açık ekonomi üçlemi" hipotezinde olduğu gibi, burada da üç taneden sadece ikisini seçebiliyoruz, üçü bir arada olmuyor. Böyle bir kısıta, "politik üçlem" (political trilemma) deniyor. (*) Benzer problemler, Avrupa Birliği (AB) gibi "supranational" (uluslarüstü) yapılanmaların gündemine de gelebiliyor. AB ülkeleri, "politik üçlem" diye anılan problemin çözümüne kafa yoruyor. Türkiye'nin de bulunduğu kırılgan coğrafyada, "politik üçlem"in getirdiği kısıtları, daha yoğun bir biçimde yaşıyoruz. Bir taraftan AB süreci, diğer taraftan küreselleşmenin dayattığı tercihler, "politik üçlem"i ülkemizin gündeminde tutmaya devam ediyor. Büyük ölçüde sızdırılan, fakat önümüzdeki hafta resmen açıklanacak olan İlerleme Raporu, ülkemizi bir dizi "ikilem ve üçlem" ile bir kere daha yüzleştirecek. Peki, "ulus devlet" yıkılıyor mu? Hayır! Ne var ki, "küresel federalizm" rüyalarının görüldüğü bir dünyada, politik üçlemi dikkate almayan ulus devletleri zor günler bekliyor. Ekonomik ve politik alanda bir dizi "ikilem ve üçlem" ile yaşamak zorundayız. Ulusal ile küreseli çatıştırmak yerine, uzlaştırmak, çok daha fonksiyonel bir alternatife benziyor. Ne dersiniz? ..... (*)Dani Rodrik: "How Far Will International Economic Integration Go?" Journal of Economic Perspectives-Volume 14, Number 1-Winter 2000 s. 177-186