İksir aranıyor!

A -
A +

Kurnazlık mı desem, aymazlık mı desem... Ne diyeceğimi şaşırmış durumdayım. Koca oğlanın on tane hikâyesi varmış, dokuz tanesi ahlat ile ilgiliymiş! Bizimki de, tıpkı onun gibi. İstanbul Sanayi Odası, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'na ilişkin verileri açıkladı. Birileri, beyanat üzerine beyanat patlatıyor, sanayi sektörümüzün problemlerini, aşırı değerli YTL'ye bağlıyor, acilen önlem alınması gerektiğini vurguluyor. Acil önlemden ne kastedildiğini ve nasıl uygulanacağını bugüne kadar bir türlü öğrenemedik. Bilen varsa, tenevvür edelim. Değerlenen YTL'nin sanayi sektörümüze, ithalata ve ihracata etkisi, elbette nötr değil. Ne var ki, değerlenen YTL'yi, artan cari açığın ve her türlü olumsuzluğun tek kaynağı olarak göstermek tam bir saçmalık. Mikro ekonomik ve sektörel sıkıntıları bahane ederek, makro düzeyde saçmalamak çok sık rastlanan bir durumdur. Sanayinin problemlerinin ne kadarının ölçek, kapasite, verimlilik ve teknoloji gibi "mikro ekonomik ve sektörel" problemlerden, ne kadarının, makro ekonomik ve küresel ortamdan kaynaklandığını biliyor muyuz? Sanayici, YTL bazında orta ve uzun vadeli finansman bulamıyor. Kur riskini yönetmeyi becerebilenler, döviz kredisi kullanmayı tercih ediyor. Son iki ayda faiz ve döviz kurunda ortaya çıkan dalgalanmalar, belirsizliği besleyerek vadeyi kısaltıyor, reel kesimin ufkunu daraltıyor. Sanayi sektörümüz, "...büyüme-ithalat artışı-cari açık..." diye özetlenebilecek bir döngünün getirdiği finansal riskleri dile getiriyor. Peki çözüm nedir? Yukarıdaki döngüden çıkabilmek için, kur rejimini ya da kurun düzeyine yönelik "takıntı ve tavsiyelerin" hiçbir yararı olmadığını düşünüyoruz. Tüketim malı, ara malı, yatırım malı üreten, ithalat ve ihracat yapan her renkten tüm sanayicilerimizi memnun edecek bir kur rejimi ve kur düzeyi var mı? Sahi biz, dalgalı kura neden geçtik? > Her derde deva... Şubat 2001'de serbest dalgalanan kur rejimine geçişin temel amacı, sistemi, bir dış şok ya da ani ve yüksek bir dalgalanma durumunda, döviz rezervlerinin önünde bir savunma hattı olarak kullanabilmekti. Bunun yanı sıra, diğer amaç, kısa vadeli sermaye hareketlerinin hızlı ve yüksek hacimli çıkışlarını, bir ölçüde de olsa yumuşatmak, makro dengeleri, olabildiğince sermaye hareketlerinin şantajından kurtarabilmekti. Dalgalı kurla beraber, IMF tarafından sağlanan dış kaynak ile, bir taraftan ülkeden çıkan kısa vadeli sermayenin doğurduğu sarsıntı giderildi; diğer taraftan, bankacılık sektörünün bir kısım problemleri çözüldü. Kabul etmek gerekir ki, dalgalı kur rejimleri, "spekülatif ataklara ve dış şoklara" diğer alternatif sabit kur rejimlerinden daha dayanıklı ve daha dirençli. Yaşadığımız son türbülansa, sabit kur rejiminde yakalanmış olmayı, hiçbir sanayicinin tercih etmeyeceğini zannediyorum. > Şifalı ot var mı? Öyle bir kur rejimi formüle edelim ki, bu kur rejimi: * Başta cari açık olmak üzere, temel makro dengelerimize, * Enflasyonumuza, * Borç stokumuza, borç stokumuzun vade yapısına ve bileşimine (sabit faizli, değişken faizli, döviz cinsinden ve dövize endeksli), * İç ve dış şoklara iyi gelsin. Aynı kur rejimi: * Sermaye hareketlerinden, * Dolar/euro paritesinin seyrinden, * Uluslararası likiditede ortaya çıkan dalgalanmalardan, * ABD Merkez Bankası FED'in kararlarından, * Siyaset ve beklentilerde yaşanan savrulmalardan etkilenmesin. *** Böylesine şifalı, her derde deva, hiçbir yan etkisi olmayan "şifalı ot" (kur rejimi!) var mı? Bendeniz bilmiyorum! Böyle bir iksirin formülünü bilen sanayicilerimiz varsa, lütfen bilmeyenlere anlatsınlar! *** Ne diyelim? Yok senin vasfettiğin dilber, bu şehr içre Nedîm Bir peri sûret görünmüş, bir hayâl olmuş sana

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.