IMF geliyor!

A -
A +

IMF ve Dünya Bankası, "Bretton Woods İkizleri" diye anılıyor. İkisi de Bretton Woods Konferansı'nın ürünü. Doğum, 1944 yılında ABD'nin New Hampshire eyaletinin Bretton Woods kasabasında, sezaryenle gerçekleşmiş. Önümüzdeki hafta, yıllık toplantıları için İstanbul'a geliyorlar. IMF'nin gündemi belli. Ağırlıklı olarak, "küresel resesyonun sebepleri, etkileri ve sonrası" tartışılacak. Soğuk Savaş yıllarının IMF'si ile, günümüzün IMF'si aynı değil elbette. IMF Başkanı Dominique Strauss-Khan, Fransa'da bakanlık da yapmış eski tüfek bir sosyalist! Demek ki, köprülerin altından çok sular akmış. Tam 186 ülke, IMF'ye üye olmuş. Üyeleri sayacağımıza, üye olmayanları sıralayıvermek, daha kestirme bir yol gibi görünüyor. *** Ne var ki.. IMF, sürekli hırpalanmış. Neler denmemiş ki? Özetlemek gerekirse: -IMF, dikta rejimleriyle programlar imzalamış, yani bozuk süte maya çalmış. Anlaşılacağı üzere maya tutmamış, ama söz konusu ülkelere açılan krediler, sırdaş hesaplara uçmuş. -Uluslararası ödemeler sisteminde ortaya çıkan aksamaları, para ve bankacılık krizlerini, kreditörlerin lehine çözüme kavuşturmuş. Aslında "sağlıklı ekonomi" değil, "sağlıklı borçlu" istiyormuş. -Programların yapısal reform ayağı, çok zayıfmış. Ülkeler bazında bakıldığında, reformları hayata geçirebilecek bir politik irade, ortalıkta görünmüyormuş. -IMF, Latin Amerika ülkelerinde, Güney Doğu Asya ve Rusya Krizi'nde sınıfta kalmış. Bitti mi? Bitmedi! Geçmişte IMF ve Dünya Bankası'nda çalışan bazı iktisatçılar da, kurumlarını kıyasıya eleştirdiler. Özellikle Joseph Stiglitz ve Michael Mussa tarafından yöneltilen ithamlar, yenilir yutulur cinsten değildi. *** Türkiye Cumhuriyeti, 1947'de IMF üyesi olduğunda, halen "Uluslararası Para Fonu" dediğimiz IMF'ye "Milletlerarası Para Sandığı" ya da sadece "Sandık" deniyordu. O tarihten bu yana, sandıktan çıkanlar, çıkamayanlar ve "açık oy, gizli tasnif"ciler, hepsi ama hepsi 'Sandık' (IMF) ile tanıştı. Şimdiye kadar, 19 tane Stand-by imzaladık. Vaktiyle, Türkiye'nin de dahil olduğu bir grup ülke için IMF, vazgeçilmesi pek mümkün olmayan bir "acil servis" ya da kullanılması elzem bir "oksijen çadırı" gibiydi. Hasta, daha doğrusu "haspa" kurnazdı, fakat IMF yutmuyordu. Hasta, 'önce para, sonra reform' diyor; IMF, 'önce reform, sonra para' diye diretiyordu. Ekonomi krize girdiğinde veya kriz beklentisi güçlendiğinde, uzun vadeli ve düşük faizli dış finansman için IMF'ye başvuruyorduk. *** Şimdi mi? Şimdilerde, kuyruğu dik tutmaya çalışıyoruz. Devlet Bakanı Ali Babacan'ın da vurguladığı gibi, IMF destekli bir program "olmazsa olmaz" (sine qua non) değil. Vaziyet böyle...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.