İstikrar, kimler için?

A -
A +

Şair, ne demiş? Sesinde ne var, biliyor musun? Söylemediğin sözcükler var! Aynen öyle. *** Okuyucu, soruyor: -İstikrar, kimler için? Bu soru, aslında bir dizi serzenişi barındırıyor. Deşifre edersek, şunlar ima ediliyor: * Enflasyondaki düşüş, cebe yansımıyor. * Büyüme, yeterince istihdam üretmiyor. * Büyümenin nimetleri, adil bir biçimde dağılmıyor; gelir dağılımındaki çarpıklıklar düzelmiyor. Sonuç: Mevcut programı çöpe atalım. Peki, ne yapalım? Siz, istikrardan ne anlıyorsunuz? Alternatif nedir? Maalesef, bu soruların cevabı yok. "İstikrar kimler için?" diye soranların, vaktiyle yaşadığımız krizleri de göz önünde tutarak "İstikrasızlık kimler içindi?" sorusunun cevabını aramaları gerekiyor. "İstikrar kimler için?" sorusunun cevabı, "İstikrasızlık kimler içindi?" sorusunun cevabının içinde yatıyor. İkinci soruya cevap verdiğimiz takdirde, birinciye de cevap vermiş oluyoruz. Yalnız küçük bir problem var; ikinci soruyu cevaplandırabilmek için, popülizmin tasallutundan kurtulmak ve miyop olmamak iktiza ediyor. Makro ekonomik istikrarı hançerleyerek; istihdam sağlamak, gelir dağılımını düzeltmek mümkün mü? Dünya üzerinde fiyat istikrarını tesis etmeksizin sürdürülebilir büyüme ve kalkınma yörüngesine girebilmiş bir tane ülke var mı? Bilen varsa, söylesin. Mirası unutmayalım! Geçmişte, oluşturulan istikrarsız ortam, ülkeyi bir dizi finansal ve ekonomik krizle tanıştırarak topluma çok yüklü bir fatura ödetmedi mi? Belimizi büken yatırımsızlık, yoksulluk ve işsizlik, ödenmesi gereken bir bedel; aynı zamanda geçmişten devredilen bir miras değil mi? Fiyat istikrarının vazgeçilmezliğini sık sık vurguluyoruz. İstikrarsız bir ortamın, para, sermaye, mal ve emek piyasalarını ne hale getirdiğini, yaşadığımız bir dizi acı tecrübe ile öğrendik. İstikrarsız bir ekonomi, risk almayı bilenler için, spekülatif kazançlar ve rantlar sunabiliyor; ama üretmeden bölüşmek, toplumsal refahı son derece olumsuz etkiliyor. Bütün bu gerçeklere rağmen, her nedense, çözümü yanlış adreste arıyoruz. Fiyat istikrarı hedefine kilitlenen Merkez Bankası'nın yakasına sarılarak, * üretimi ve ihracatı artırmak, * küresel alanda rekabet edebilmek, * cari açığı azaltmak, * istihdam sağlamak, * gelir dağılımını düzeltmek mümkün mü? İstikrar, "sürdürülebilir büyüme ve kalkınma" içindir; sürdürülebilir büyüme ve kalkınmanın ön şartıdır. Türkiye açısından kritik olan, ne pahasına olursa olsun büyümek ve krize toslamak değil, istikrarı delmeden büyümektir. Diğer taraftan, unutmayalım ki, büyümenin finansmanını ve bileşimini, yani kimyasını, küreselleşme rüzgârının gereklerini dikkate almadan yeniden yapılandıramıyoruz. Dolayısıyla, tartışılması gereken gerçek gündem şudur: * Dünya ve özellikle bizim bulunduğumuz coğrafya nereye gidiyor? * Türkiye, uluslararası iş bölümündeki mevcut rolünü nasıl değiştirebilir? * Uluslararası iş bölümünde ülkemiz açısından fiili ve muhtemel riskler, tehditler ve fırsatlar nelerdir? *** "İstikrar, kimler için?" labirentinde patinaj yapanlara arz olunur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.