Geçtiğimiz Ağustos ayında, Merkez Bankası (MB) finansal istikrarı gündeme taşıyan bir rapor açıklamıştı. Rapor, hafta başında yeniden gündeme geldi. Muhabir soruyor: -Sizce, finansal istikrar önemli mi? Vatandaş, cevap veriyor. -Finansal istikrar, karın doyurmuyor! *** Demek ki, finansal istikrar, "eğlencelik çekirdek" gibi bir şey; doyumluk değil, tadımlık. Tut kelin perçeminden! Böyle soruya, böyle cevap. Aslında geçim sıkıntısından ve işsizlikten bunalan insanların böyle bir tepki vermesini normal karşılayabiliriz. Şaka bir yana, finansal istikrar, karın doyuruyor. Yakın tarih, böyle söylüyor. Finansal istikrarsızlık, sadece bazı piyasa oyuncularının ve spekülatörlerin karnını doyurabiliyor; ama vatandaşın cebine yüksek faiz ve yüksek enflasyon olarak yansıyor. Finansal kaos, ekonominin görüş ufkunu daraltıyor; ekonominin oyuncuları, kısa döneme kilitleniyor. Finansal istikrarın olmadığı bir ortamda, para politikasının etkinliği azalıyor, borç dinamikleri kötüleşiyor, ekonomiyi yönetmeye talip olanlar önlerini göremiyor. Hatırlanacağı gibi, Şubat 2001 krizinden önceki ekonomi yönetimini, bozuk süte maya çalan cahil yoğurtçuya benzetmiştik. Dolayısıyla, krizden sonra fiilen devletleştirilmiş görüntüsü veren bankacılık sistemiyle, finansal istikrar sağlayabilmek elbette mümkün değildi. Anlaşıldığı kadarıyla, MB, artık bozuk süte maya çalmak istemiyor, sütü sürekli olarak yakın izlemeye alıyor. Yumurta ve tavuk... Finansal istikrar, sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir dünyada, son derece kritik bir konu olarak göz kırpıyor. Güney Doğu Asya Krizi ve Rusya Krizi gibi iki önemli krizden sonra, finansal istikrara ilişkin problemler, küresel boyutlar kazandı. Merkez Bankaları, finansal istikrarı her zamankinden daha fazla gündemlerine almaya başladılar. Fiyat istikrarı, finansal istikarın ön şartı. Ne var ki, finansal istikrarı sürekli kılamazsanız. fiyat istikrarı da tehlikeye giriyor. Finansal istikrar ve fiyat istikrarı bir "...yumurta-tavuk..." problemini çağrıştırıyor. Finansal piyasalar, enformasyon kirlenmesinin çok yoğun bir biçimde yaşandığı ortamlardır. MB tarafından hazırlanan "Finansal İstikrar Raporu"nda da belirtildiği gibi, ülkemizde finans sektörünün %92'sinin bankacılık kesiminden oluşması, bankacılık sektörümüze daha yakından analiz edilmesini gerekli kılıyor. Bu çerçevede, BDDK'nın (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) MB ile daha yakın bir iş birliği ve enformasyon paylaşımına girmesi kaçınılmaz oluyor. Bir finansal sistemin reel kesime ucuz ve etkin bir biçimde kaynak aktarabilir hale gelebilmesi için finansal istikrarın delinmemesi gerekiyor. MB'nin özerkliği ve kredibilitesi, finansal istikrarı garanti etmiyor, ama uygun bir zemin oluşturuyor. Finansal istikrarın, MB özerkliğinin yanı sıra, "güçlü makroekonomik politikalar ve şeffaf bir bankacılık sektörü " diye bilinen iki bacağı daha var. Biz yıllardır her ikisinin de zevkine varamadık. Peki, akıllandık mı? Bekleyelim ve görelim.