Katır muhabbeti..
22 Temmuz 2007 01:00
Dede, dergideki fotoğrafı göstererek torununa soruyor:
-Eşeğe benzer, eşek değil; ata benzer at değil; bil bakalım bu nedir?
Torun, bilemiyor.
Dede, cevabı veriyor:
-Katır!
Torun, şaşkın :
-Katır ne demek, dede?
Dede:
-At görünümlü eşek; belki, eşek görünümlü at da diyebiliriz.
Torun, gülüyor ama bu dolambaçlı izahattan pek de tatmin olmuyor.
Dede, devam ediyor:
-Efendim, cemiyet tefessüh etmiş. Gençlerimizin ekseriyeti, katırı andırıyor.
***
Tam bu noktada, söze giriyor ve bir Amerikalı politikacının tarihe geçen nüktesini aktarıyorum.
Ignatius Donnelly (1831-1901) rakiplerini şöyle tanımlamış:
-Demokratlar bir katıra benzerler, ne ecdatlarıyla iftihar edebilirler, ne de adlarını devam ettirebilecek evlatlarının ümitleriyle yaşarlar.
Dede, kuvvetli bir kahkaha atıyor, ardından ilave ediyor:
-Ben de öyle demek istemiştim. Bir kere daha söyler misin? Şunu yazayım.
Derken, katır muhabbetini koyulaştırıyoruz. Katırlara haksızlık etmeyelim, diyorum,
Gerçekten, zor şartlarda, katırın yerini hiçbir hayvan tutmaz. Motorlu araçların iflas ettiği yerde, katırlar devreye girer.
Dede, esprilerini sürdürüyor:
-Katıra, baban kim, diye sormuşlar; at dayım olur, demiş.
Bunu söyleyen katırın "neseb-i gayri sahih" olduğunu düşünerek su-i zan etmeyiniz.
Böyle bir cevap, babası eşek olan bir katıra ait olsa gerek. Amerikalılar, nüansları vurgulamak için, babası "eşek" olan katırlara "mule"; babası "at" olan katırlara ise "hinny" diyorlar.
> Katırlaşmak!
Dede, katırı çağrıştıran kurumlarımıza da değiniyor. Kamu sektöründen ve özel kesimden özenle seçtiği bir dizi katırdan dem vuruyor. "Katırlaşma sürecine giren organizmaların istikbali yok", diyor ve ilave ediyor:
-Ahbap Çavuş Kapitalizmi, katırlaşmanın en rafine biçimidir.
Doğru söze ne denir?
****
Dedemiz, Necip Fazıl'dan dinlediği bir anekdotu aktarıyor. Necip Fazıl, bu olaya, Büyük Doğu dergisinde yer vermiş. Derginin kapağında,"Başımıza sağlam kulak istiyoruz!" diye bir ibare varmış. Derginin bu sayısı, şairin başına çok işler açmış.
Her neyse..
Hikaye mi? Hikaye şöyle:
Sakarya Muharebesi'nde top çeken katırlardan biri serbest kaldığı bir gün, İsmet İnönü'ye kuvvetli bir çifte atar. Canı yanan İnönü, derhal silahına sarılır ve katırı öldürmek ister. Arkadaşlarının ısrarı ile vazgeçer gibi yapar. Ne var ki, katırın kulak numarasını almayı ihmal etmez. Bir süre sonra, katırın kafasına sıktığı bir kurşunla intikamını alır.
***
Ne diyelim?
Katıra cilve yap demişler, çifte atmış!