Hatırladığım kadarıyla.. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, bir iş adamı söyle demişti: -Burjuvazi, işçi sınıfına beş çeker! 1 Mayıs etkinliklerini izlerken, bir çok tatsız hatıra ile birlikte, bunu da hatırladım. Kimin kime kaç çektiğini bilemem, ama şunu biliyorum. Sosyal sınıflar, bazen kendi kalelerine de gol atarlar. Eğri oturalım, doğru konuşalım. Ekonomik faaliyet, aslında bir bölüşüm kavgasıdır. Pozitif büyümenin "nimetleri" eşit bir biçimde bölüşülmediği gibi, negatif büyümenin yani küçülmenin, daralmanın "külfetleri" de âdil bir biçimde paylaşılmaz. "Ülkemizde, gelir dağılımı bozuktur!" dediğinizde, kimse aksini iddia etmez. Ne var ki, "Neden bozuktur, ne kadar bozuktur, nasıl düzelir?" diye sorduğunuzda, kendinizi bitmez tükenmez bir dizi tartışmanın içinde bulur, bol miktarda "akademik aromalı keçi boynuzu" kemirirsiniz. Biraz da kafa bulmak isterseniz, "Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa" diyebilirsiniz. *** Taksim Meydanı'nda bildik bir slogan: -Sömürüye hayır! Peki, "sömürü" ne demektir? Vaktiyle Türkiye İşçi Partisi'nde yöneticilik de yapmış bir hocamız, sömürünün ne demek olduğunu şöyle anlatmıştı: Sömürü, birilerinin, başkalarının meydana getirdiği değerlere bir "hak" olarak el koyması, onlara sahip olması demektir. Ekonomik sömürüyü, "hırsızlık, dolandırıcılık, yolsuzluk, eşkıyalık" ve benzeri olaylardan ayırmak gerekir. Bunlar da başkalarının ürettiği değerlere el koymaktır, ama toplum tarafından haklı görülmezler, "egemen hukuk düzeni" marifetiyle cezalandırılabilirler. "Ekonomik sömürü" bir bütün olarak, "var olan düzenin ayrılmaz bir parçası"; bireysel planda, "toplumun meşruiyet atfettiği" bir "paylaşım kuralı"dır; bölüşüm ilişkilerinin özetidir. Sömürü, kurulu düzenle iç içe geçmiş bir süreçtir. Kapitalist ülkelerde, "hukuk, ahlâk gibi üst yapı kurumları" böyle bir yapılanmayı korur. Kapitalist sömürünün çökmesi, sisteme hareket veren çarkların durması demektir. Kapitalizmin dinamiklerini ortaya koymak bakımından, "Sömürü önlenirse, kapitalizm çöker!" diyebiliriz. Nihayet, kapitalist sömürü ve kapitalizm, gücünü, meşruiyetini bu süreçlerin, yani sömürünün sürdürülebilirliğinden alır. Sömürü, sadece ulusal değil, özellikle küresel alanda, "çok yamalı ve bol defolu" bir ideolojik zemin üzerinde yürütülür. *** Netice itibariyle.. Maç, küresel arenada devam ediyor. Kimin kime kaç çektiğini, küresel boyutta ele almak zorundayız. Ne diyelim? -Kahrolsun emperyalizm! -Oh be..