Adı: Hasan Amca Kim mi? 1912'de, Hükümet'i darbeyle devirmeye kalkışanlara mensupmuş. Suikast teşebbüslerine karışmış. Yunanistan'da isyan çıkartmaya kalkışmış. Kimi zaman kaçmış, kimi zaman yakalanmış, hapis yatmış. Çok maceralı bir hayat yaşamış. İşte bu zat, 1950'li yıllarda hatıralarını yazmaya karar veriyor. Eski gazetelere ve belgelere ulaşmak için, Meclis Kütüphanesi ve Milli Kütüphane'de çalışmak istiyor. Ankara'ya geliyor. Birkaç ay sonra, Oktay Ekşi'yi ziyaret ediyor. Oktay Ekşi ile Hasan Amca arasında şöyle bir konuşma geçiyor: -Evlat biliyor musun ne oldu? Mahmut Şevket Paşa hükümetini devirmek için mücadele ederken meğer o zamanki İngiliz Büyükelçisi'nin hesabına çalışıyormuşuz. Bugün öğrendim. -Peki Hasan Amca, bu bilgiyi anılarınızda kullanacak mısınız? -Nasıl kullanabilirim evlat... Onu yazarsam hem bütün kavgalarım anlamsız olur, hem de hayatım boşa geçmiş sayılır. Yazmayacağım.(*) Kimin senaryosu... Ne diyelim? Bu dünya, bir tiyatro sahnesi. Herkese bir rol var. Senaryonun bütününden habersiz, rol kesen figüranlar gibiyiz. Ne var ki, "senaryo" ya da "büyük resim" çok önemli. Fransız kadın oyuncu Simone Signore de aynı görüşteymiş. Bakınız ne demiş: -Kafamı, gözlerimi, sesimi, kısaca kendimi, inançlarıma ters düşen bir işin buyruğuna vermem imkânsız. Anti-faşist bir filmde, pekâlâ bir gestapoyu oynayabilirim. - Faşist bir filmde, hayranlık duyulan bir anne ya da sevgiliyi oynayamam. Simone Signore'nin senaryo seçme özgürlüğüyle, Hasan Amca'nınki farklı elbette. Acaba diyorum.. -Hasan Amca'nın dramı, şimdilerde ülkeyi paylaşamayanlara ders olabilir mi? - Bendeniz, hiç zannetmiyorum! Ne şimdi ve ne de gelecekte.. *** Attila İlhan sık sık anlatırdı: Rivayet odur ki... Abraham Lincoln, çizmelerini parlatıyormuş. Tam o sırada, içeriye bir arkadaşı girmiş. Hayretle sormuş: -Ay... Siz, çizmelerinizi kendiniz mi parlatıyorsunuz? Lincoln: Ya siz... Siz, kimin çizmelerini parlatıyorsunuz? *** (*) Oktay Ekşi: Aslını öğrenebilecek miyiz? Hürriyet, 21 Ocak 2007 Not: Hasan Amca, bazı kaynaklarda "Hasan Amça" olarak anılıyor.