Kokoreç...

A -
A +

Bir toplantıda, önümde oturan zevat hararetli bir biçimde, siyasetin çiftelerinden ve cilvelerinden dem vuruyor. Yıllar öncesini hatırlıyorum. 12 Eylül 1980 sonrasında, fakültemizde ders veren bir ünlü politikacı, bir gün aynen şöyle demişti: "Siyaset kokoreç gibidir, biraz (......) kokmalıdır; ama çok değil!" O zaman, "Çok kokarsa yenmez; az kokarsa, çeşni olur, yakışır" mı diyeceğiz? Doğrusu, bu cümlenin ne anlama geldiğini bir türlü anlayabilmiş değilim, ama siyasetin ve özellikle de "kayıt dışı" olanının, "misk-ü amber" kokmadığını çok iyi biliyorum. Siyasetin kokusunu bastırmak için bir dizi kozmetik operasyona gerek duyulabiliyor. Bilindiği gibi, makyaj, çirkinlikleri örtmek, güzellikleri ön plana çıkarmak, teşhir etmek için yapılıyor. Siyasetin makyajının birincisine daha fazla yoğunlaşması, çirkinlikleri sevimli kılması beklenir. Önemli olan, çirkinlikleri kanıksanır hale getirebilmektir. Kanıksamak ve kanıksatmak, kolay değildir. Bu konuda, Temel'den de yararlanabiliriz: Nasıl mı? *** İshal olan Temel, hastaneye gitmiş. Doktor, Temel'i dahiliye servisine sevk etmiş. Ancak evrak karıştığı için, Temel'i psikiyatriye yatırmışlar. Bir süre sonra, sevki yapan doktor, Temel'e rastlamış: -Yahu sen ne arıyorsun psikiyatride? -Bilmem, buraya yatırdılar işte... -Peki ishalin geçti mi? Temel'den cevap: -Yoo, aynen devam ediyor, ama artık kafama takmayrum onu! Biraz kokmalı mı? Demek ki, çözümü yanlış yerde aramak, problemi ortadan kaldırmasa da, bazen ertelemeye yarıyor. İshali bir hayat tarzına çevirebilirseniz, problemi halletmiş gibi oluyorsunuz. Galiba biz de, yanlış servise giderek, rahatsızlığını umursamayan Temel'e benzedik. Toplum olarak, kendimize kafayı takmasak da, birileri bizi kafaya takıyor. Statükoya yaslanmak, yozlaşmadan beslenmek bir hayat tarzına dönüşürse, rahatlamak için psikiyatra gitmeye gerek yok; fakat reform yapmak isteyenlerin ya da sistemle çarpışanların, psikolojik yardım almaları gerekebiliyor. "Demokrasi, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı ilkesi" gibi kavramları kafaya takmayan ülkelerde, "saydamlık ve hesap verme sorumluluğu" birer bayat fanteziye dönüşüyor. Dolayısıyla ne oluyor? Siyasetin kokusunu tolere etmek ve kokoreç yemek mümkün olmuyor. *** ABD eski başkanlarından Ronald Reagan, hayal kırıklığını şöyle yansıtmış: "Siyaset, dünyanın en eski ikinci mesleğidir; anladım ki, birincisiyle çok yakın bir benzerliği vardır!" (*) Reagan'a katılmıyoruz. Siyaset, bu kadar kötü mü? Hayır! Ne var ki, böyle bir tespiti haklı çıkarabilecek oluşumlara, tesadüf edilebilir. Yani... Yanisi şu: Siyaseti temizlemek için, siyasete mahkumuz. ..... (*)http://politicalhumor.about.com/od/ronaldreagan

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.