Kokusu da değişti!

A -
A +

Hatırladınız mı? Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili ülkemizin, borç dinamiklerini özetlerken, 2000 ve 2001 yıllarında ne diyorduk? Sabrınızı zorlamadan söyleyelim: "Yol engebeli, merkep topal, yük züccaciye!" diyorduk. Sebebi son derece açıktı: * Borç/GSMH oranı çıldırmıştı. * Kısa vadeye yoğunlaşan borç stokunu, yüksek reel faizle döndürmek zorundaydık. * Kamu borçlanmasının mali sistem içindeki payı, dehşet verici boyutlara tırmanmıştı. * Hazine'nin finansmanına aracılık eden bankacılık sektörünün bilançolarında bir dizi mayın göz kırpıyordu. * Batan bankaların ve kamu bankalarının görev zararlarının getirdiği yük de cabasıydı. Uzun lafın kısası, 1999'a geldiğimizde, borç yönetimi tıkanmıştı, su kaynatıyordu. 2000 yılında, istikrar programıyla önceleri nefes alır gibi olduk; fakat Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizi, ekonomiyi yeniden bir felaket senaryosunun içine attı. > Oyunun kuralları... Borç yönetiminin temel hedefi, borcun sıfırlanması değil, borç dinamiklerinin iyileştirilmesidir. Borçlarımızı, "oyunun kuralları" içinde ya da "oyunun kurallarını değiştirerek" rehabilite edebiliyoruz. Uygulanmakta olan IMF destekli istikrar programı, "konsolidasyon" ya da "moratoryum" gibi "oyunun kurallarını değiştirmek" suretiyle, "çamura yatma" formülüne dayalı çözüm önerilerine tamamen kapalı. Dolayısıyla, oyunun kurallarını içinde, yani piyasa çözümünü benimseyerek, sağlıklı borçlu olmaya gayret etmekten başka bir alternatifimiz kalmıyor. Peki şimdi ne oluyor? * Borç stoku, oransal olarak azalıyor; borçlanma vadesi uzuyor, reel faiz düşüyor. * Mali sistem, eskiden olduğu gibi, kamu borçlanmasının ağırlığı altında ezilmiyor. * Bankacılık sektörü, temel "finansal rasyolar ve riskler" açısından daha sağlıklı durumda. Bütün bunların yanı sıra, borcumuzun kokusunda da hissedilir bir iyileşme olduğunu söyleyebiliriz. > Kokmuştu! Bu konuya daha önce de değinmiştik. "Yolsuzluk ve saydamlık" eksenli araştırmalara göre, "hesap verme mekanizmaları" felce uğratılan ülkelerin borçları, leş gibi kokuyor. Geçmişte borç dinamiklerimizin kötüleşmesine katkıda bulunan ve kamu maliyesini müflis kılan faktörlerden biri de, ahbap çavuş kapitalizminin, "kaynak tahsisi ve bölüşüm süreçlerine" egemen olması ve demokrasinin irtifa kaybetmesiydi. "Kaynak tahsisi ve bölüşüm" süreçlerinde, Ankara'nın ağırlığı arttıkça, ülkemiz, uluslararası yolsuzluk endekslerinde füze gibi tırmandı. Özellikle "batık bankalar ve görev zararları", borcumuzu kokuşturan bakteri faaliyetinin omurgasını oluşturdu. *** Son üç yıldır, borç dinamikleri restore edilirken kamu finansmanının kokusunun da düzelmesi, kayda değer bir gelişmedir. Vaktiyle borcumuzu kokutan tüm mikro organizmalara ve "rantiyeruslara" arz olunur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.