Kontörlü demokrasinin cilveleri..

A -
A +

Tebrikler! Ankara, kriz üretmekte ne kadar becerikli olduğunu bir kere daha kanıtladı. Birileri, demokratikleşme çabalarını tehdit olarak algılıyor ve sabote ediyor. İstikrarı bozmaya yönelik böyle bir atak göz kırptığında, "Biz bu filmi görmüştük!" diyoruz. Senaryo, sahne, dekor, kostüm, makyaj, oyuncular ve figüranlar bize hiç yabancı değil, tamamını tanıyoruz. Ne demişler? -Demokrasi, çok su götüren bir ayrandır! Dahası.. Demokrasi, ayak takımının despotizmidir. Netice itibariyle.. -Sulandırın, sulandırabildiğiniz kadar; ezin, ezebildiğiniz kadar. Kim tutar sizi! *** Ne olup bittiği son derece açık: Değişim, statüko ile hesaplaşıyor. Kontörlü demokrasiyi tasfiye etmeyi amaçlayan bir takım projeler, gündeme geliyor. Özetlemek gerekirse, küçük hikaye, büyük hikayeyi sıkıştırıyor. Aslında, küçük hikaye "küçük" değil; büyük hikaye "büyük" değil. Ne var ki.. Kontör bittiğinde, bunalıma giriyoruz. Kontör yüklemek kolay olmuyor. Kontörlü demokrasiyi eski siyasetçilerimiz iyi bilir. Yakın tarih, böyle söylüyor. *** Mesela.. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinin devrik Başbakanı ve 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel de kontörlü demokrasinin mağdurlarındandır. Demirel'e göre, İttihat ve Terakki Fırkası'ndan miras kalan iki tane kriterimiz varmış: -Bir tanesi, "hufre-i inkıraz" (uçurumun kenarına gelme endişesi); diğeri "pençe-i izmihlal" (çöküşün pençesine düşme korkusu). Söz konusu kriterler devreye girdiğinde, işler karışıyor; kontörümüz buharlaşıyor. Demirel'i bilemem, ama demokrasinin kontörlüsüne bir türlü intibak edemedim. Neden mi? *** Kontörlü demokrasi, bir dizi "naylon meşruiyet ve hassasiyet" oluşturuyor. Sahte hassasiyetler hatırına, gerçekten olması gereken hassasiyetleri bozuk para gibi harcıyor. Soğuk Savaş yıllarında, kontörlü demokrasiyi gizlemek kolaydı. Dolayısıyla, onunla olan seviyeli bir beraberliği, sarsıntısız bir biçimde sürdürebiliyorduk. Şimdilerde işler çok farklı. Mızrak çuvala sığmıyor; zırva tevil götürmüyor. *** Ne mi yapmalıyız? Üç tarafı denizlerle, dört tarafı muhayyel düşmanlarla çevrili ülkemizde, bir kaşıntı ortaya çıktığında, demokrasiden yana olmalıyız. Demokrasi bizden yana olmak zorunda değil!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.