Hortlar mı, hortlamaz mı? Eğri oturalım, doğru konuşalım mı? Korumacılığı sıfırlamak mümkün değildir. Korumacı lobiler tarafından tezgahlanan ticaret savaşları, geçmişte olduğu gibi şimdi de boy gösterebilir; "Amerikan malı kullan" (Buy American) veya "Japon malı kullan" (Buy Japanese) kampanyaları söz konusu olabilir. Korumacılık, bir dış politika enstrümanı olarak da gündeme gelebilir; bir dizi zincirleme misillemeyi tetikleyebilir. Birtakım ülkeler, "ulusal sanayilerini desteklemek, yerli ara mal kullanımını artırmak, ihracatın ithalata olan bağımlılığını azaltmak" gibi amaçlarla korumacılığa sığınabilirler. Liste uzatılabilir. Ne var ki... Korumacı politikaları, "küresel krize deva bir reçete" diye takdim etmek, tam anlamıyla tüy dikmektir; yani "bir münasebetsizliği, bir başka münasebetsizlikle" düzeltmeye kalkışmaktır. Korumacılık, küreselleşmeye alternatif bir modele dönüştürülemez. Korumacı evhamlarla, yeni bir büyüme ve kalkınma stratejisi oluşturulamaz. Tarih de böyle söylüyor. *** Başta Çin, Japonya ve Güney Doğu Asya'nın kaplanları olmak üzere, birçok ülke, vaktiyle kendi yağları ile kavrulmayı denediler, fakat hayal kırıklığına uğradılar. Bir ülke, dış ticaret yaptığında, sermaye hareketlerini serbest bıraktığında, kendi yağı ile kavrulmamayı seçmiş oluyor. Bizde olduğu gibi, büyüme, cari işlem açığına yol açıyorsa, "başkasının yağı ile kavruluyorsunuz" demektir. Mesela... ABD'nin cari açığının finansmanı, hem ABD, hem de açığı finanse eden ülkeler açısından çok kapsamlı bir küresel saadet zincirini simgeliyor. Örnekler çoğaltılabilir. Netice itibariyle... Küresel resesyon, "dış ticaret, portföy ve kredi kanalları" ile kasvet üretmeye devam ediyor. Lâkin, oyunun kurallarını "korumacı refleksler" değil, "karşılıklı bağımlılık" (interdependence) denilen süreç belirliyor. Ne diyelim? Yersen! *** Yıllar önce internet ortamında dolaşan bir öykü şöyleydi: -Küreselleşme nedir? Cevap: -Bir İngiliz Prensesi (Prenses Diana), -İsveç malı cep telefonu kullanan Mısırlı erkek arkadaşıyla beraber, -İskoç viskisiyle sarhoş olmuş Belçikalı bir sürücünün kullandığı, -Motoru Hollanda yapımı Alman otomobilindeyken, -Japon motosikletli İtalyan paparazzilerin yakın takibi sırasında, -Fransız tünelinde kaza yapıp, -Asistanı Filipinli olan bir Amerikalı doktor tarafından, -Brezilya'da üretilen ilaçlar kullanılarak tedavi edilmeye çalışıldı ve öldü.