Bay Nikbin ve Bay Bedbin, ekonomi üzerine gevezelik ettiler. İsterseniz, bir kulak verelim. *** * Hani, Eylül'de kriz oluyordu? Gene tutturamadın. Bu sonbahar takıntısı, seni fena çarpmış. 2003 yılından beri, aynı şeyi tekrarlayıp durdun. Hâlâ, bıkmadın mı? * Boşuna sevinmeyin. Kriz, ertelendi. * Nasıl yani? * Saatli bombanın üzerinde oturmaya devam ediyoruz, ama sen anlamak istemiyorsun. 2006, çok zor geçecek. Enflasyon düşüyor, ekonomi büyüyor, diye kendinizi de, halkı da uyutuyorsunuz. Sıcak para destekli düşük kurun sağladığı refah, bir gün gelecek bitecek. Bu saadet zinciri, böyle devam edemez. Cari açık, rekor kırmaya devam ediyor. Daha da kötüsü, 2005 itibariyle büyüme hız keserken, cari açık tam gaz devam etti. 1994 ve 2001'i ne çabuk unuttun. * Papağan gibi, aynı ezberi bıkmadan, usanmadan tekrarlıyorsun. Şimdiki durum, 1994 ve 2001'den çok farklı. Bir kere, borç dinamikleri nispi olarak düzeldi, diğer taraftan bankacılık sektörümüzün bilançoları daha sağlam. Enflasyon ve faizler düşüyor, ekonomi büyüyor. Cari açığın finansmanı daha uzun döneme yoğunlaştı. Bütün bunlar, gayet güzel değil mi? * Bırak bu lâfları. Geçim sıkıntısı çeken, işini kaybeden yoksul kitleler, "Enflasyon düşüyormuş, benim neyime!" demeye devam ediyor. Dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı %70'i aştı. Gelir dağılımı, her geçen gün daha da bozuluyor. Reel faizin düzeyi hâlâ çok yüksek. Bütçedeki faiz ödemeleri, vergi gelirlerini yutmaya devam ediyor. İşsizlik almış başını gidiyor. Bütçede eğitim ve sağlık harcamalarının payı reel olarak geriliyor. Kamu yatırımlarının bileşimine baktığımızda, istihdam artırıcı bir eğilim göremiyoruz. * Bitti mi? Zannediyorum, önümüzdeki seçimde, bir muhalefet partisinden adaylığını koymayı düşünüyorsun. Kolay gelsin! * Kolaysa başına gelsin. Biz, yağdanlık değiliz, gerçekleri konuşuyoruz. * Bu meş'um ve bedbin hezeyanlarını iyi ki yabancı yatırımcılar duymuyor. Sana inandıkları takdirde, ülkemize yatırım yapmaları ve özelleştirme ihalelerine girmeleri tam bir aptallık olurdu. Aslında seni biliyorlar, fakat ciddiye almıyorlar. Ne dersin? * Türkiye'ye "sağlam senaryo" "doğru yönetmen" gerekli. Şu anda, senaryo kötü, yönetmen kifayetsiz. * Her zamanki gibi, desteksiz atıyorsun! Yeri gelmişken soralım, senin teklif ettiğin senaryo nedir? Bu senaryoyu perdeye aktaracak, yönetmen kimdir? * Benim kafamdaki senaryo ve yönetmen, bir dizi siyasi deprem gerektiriyor. * Breh, breh, breh... * Dolayısıyla, şu anda sağlam bir senaryo ve doğru yönetmen yumurtlamam imkansız. Bilmem, anlatabildim mi? * Halen çözülmeye çalışılan problemler, Geçmişin iş bitirici ve vizyon sahibi iktidarları tarafından devredilen bir miras değil mi? Önce istikrar, sonra refah! Başka çare var mı? * İstikrar programları, tıpkı sakız gibidir; damağınızda önceleri hoş bir tat bırakır, fakat çiğnendikçe, yani program uygulandıkça, çeneniz yorulur, çekilmez olur ve nihayet atılırlar. Sakızı atmaya hazır olun. Benden söylemesi.. * İstikrar programları, bir öncelikler listesidir; her derde deva, hiçbir yan etkisi olmayan şifalı ot değildir. Senin derdini bir türlü kavrayamadım. Biraz daha açık konuşabilir misin? * Hiç şüphen olmasın. Bu programın meyvelerini önümüzdeki seçimde toplarsınız. * İstikrar programları söz konusu olduğunda, toplumun tüm kesimlerinin yazılan senaryo ve üstlenilmesi gereken rol konusunda, aynı görüşte olmaları beklenemez. Bu hususlar, halen uygulanan program için de aynen geçerlidir. * Kitap gibi konuşuyorsun, ama bunları işsizlere, yoksullara, varoşlara anlatamazsın. Toplumsal desteği olmayan ekonomik programlar, çökmeye mahkumdur. * Ağzından yel alsın! ..... Pazar günü devam edeceğiz.