Kriz geliyor mu? (Il)

A -
A +

Bay Nikbin ve Bay Bedbin, ekonomiyi tartışıyor. Kaldığımız yerden devam ediyoruz. * 2006'da kriz var! * 2003, 2004 ve 2005 yılları itibariyle de aynı şeyleri söyledin, tutturamadın.Ne kadar da kasvetlisin. ABD'de Reaganlı yıllarda, Bay Kasvet (Mr. Gloom) diye anılan ünlü bir iktisatçı vardı. Böyle devam edersen, sen de Bay Kasvet diye anılabilirsin. * Bay Tozpembe, diye meşhur olmaktansa Bay Kasvet diye anılmayı tercih ederim. Duydun mu? Ekonomiye yıllarını vermiş bazı eski bürokratlar da, 2006 için kriz uyarısı yapıyor; kırmızı alarm veriyor. * Sende renk körlüğü var herhalde. Yok böyle bir şey. Ne kadar sağlıklı bir örneklemedir bilmiyorum, ama günlük gazetelerde halen köşesi bulunan beş tane eski bürokrat böyle düşünmüyor. (İki tanesi Merkez Bankası eski Başkanı, bir tanesi Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı; diğer ikisi, Hazine eski Müsteşarı) Söz konusu zevat, her konuda birbiriyle aynı görüşte değil elbette. Ne var ki, bunların tamamı, AB ve IMF çıpalarının önemini vurguluyor, başta cari açık olmak üzere, birtakım risklere dikkat çekiyorlar, ama hiçbiri, "Kriz geliyor hazır olun!" demiyor. Eğer bir mahzuru yoksa, senin bürokratlarını da öğrenebilir miyiz? * Maalesef bu konuda bir açıklama yapamıyorum. * Anlaşıldı, susma hakkını kullanmak istiyorsun! * Senin bahsettiğin zevatla aynı görüşte olmak zorunda mıyım? Diğer taraftan, Türkiye'nin gerçek gündemini yansıtmak konusunda, medyanın ne kadar yetersiz olduğunu, sen benden daha iyi bilirsin. * Sondan başlarsak, medyanın gündemi ile ülkenin gerçek gündeminin bazen birbirinden çok farklı olduğu hususu doğrudur. Haber kaynaklarının isimlerini veremediğine göre, değerlendirmelerinde biraz daha sorumlu ve dikkatli olman gerekiyor. * IMF destekli istikrar programı devam ettiği sürece, ülkenin temel sorunları çözülemez. İç ve dış borç faiz ödemeleri, vergi gelirlerini emiyor. 2005 yılında toplam kamu gelirlerinin yaklaşık yüzde 45'i faize gitti. Yüzde 25'i ile maaş ve ücret ödendi. Gelirin yüzde 20'si boyutunda, "faiz dışı fazla" ayrıldı. Sonuçta, hükümete icraat için para kalmadı. * Hiç kimse, istikrar programının bir kalkınma stratejisi ya da sihirli değnek olduğunu söylemiyor. Program, bir öncelikler listesi. Senin eleştirdiğin bütçe, geçmişten gelen, devralınan bir çarpıklığı yansıtıyor. Bu çarpıklığı, istikrar programı oluşturmadı. Bütçeyi bir icraat bütçesine çevirmek için, bu programı uygulamak zorundayız. Anlatabildim mi? * Senin ve senin gibilerin umurunda değil, ama ekonominin kırılganlıklarını IMF de dile getiriyor. Cari açıkta da deniz bitti. Kamu borcu yüksek. Dövizli borçlarımız fazla. Borçların çoğu değişken faizli. Finansal çalkantı ile beraber, faiz yükü artabilir. Sabit faizli iç borç senetlerinin vadesi de kısa. * Yeter yahu, bunları tekrarlamaktan bıkmadın mı? * Özel sektörün dış borçları, kötü sinyaller veriyor. Hızla artan banka kredilerinin oluşturduğu balonlar ise patlamak için bir kıvılcım bekliyor. Yalan mı? * Yalan! Son üç yılda nominal faizler yüzde 70'lerden yüzde 14'lere, reel faizler ise yüzde 30'lardan yüzde 8'lere düştü. Hâlâ yüksek mi? Evet! Ne var ki, gelinen noktayı küçümsemek mümkün değil. Önümüzdeki üç yıllık dönemde, milli gelirde yıllık yüzde 5 oranında büyüme hedeflendi. 2006'da yüzde 5, 2007 ve 2008'de ise, yüzde 4 düzeyinde bir enflasyon bekleniyor. * Çok beklersiniz. Dikkat edilirse, ülke ekonomisi krize girdiği yılların tamamının öncesinde, balon oluşturmuş. Kriz yaklaşıyor. Hazır olun! * Tebrikler! Yaklaşmakta olan kriz için, bireysel ve kurumsal yatırımcılara neler tavsiye edeceğini, doğrusu çok merak ediyorum. Muhtemelen, "Döviz alın, üzerine yatın!", diyebilirsin. Başka bir önerin var mı? * Ne diyebilirim? Seni, müşahede altına almak lâzım. * Seni de... Acilen!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.