Küçük hikaye, büyük hikayeyi yendi!

A -
A +

Sürekli ısıtılan, ama buharını tahliye edemeyen "düdüklü tencere" gibiydik. Ne zamandan beri? Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinden beri. 22 Temmuz seçimleri, havamızı aldı. Hayırlı olsun! Bu arada, yüzde 10'luk barajın doğurduğu, temsil problemini de büyük ölçüde çözmüş bulunuyoruz. Peki, ne oldu? Bir tartışma programında ifade edildiği gibi, küçük hikaye, büyük hikayeyi yendi. Olup biten, bundan ibaret. Büyük hikaye, büyük mü? İsterseniz, "büyük hikaye" denilen senaryoya biraz daha yakından bakalım. Eğer: * "Taş Düşebilir Ayı Çıkabilir Orkestrası" eşliğinde, "korku ve kâbus" pompalanıyorsa * "Ulusal çıkarlar ile ulusalcıların çıkarları" arasındaki fark sırıtıyorsa * Halkımız, "demokrasi mi-laiklik mi" türünden sahte ikilemlerle köşeye sıkıştırılıyorsa * Siyaset ve ekonomiye ilişkin yozlaşmış yapı, sürekli devredilen ve reddedilmeyen bir miras ise * Ülkenin "iktidar seçkinleri" (power elites) bu yozlaşmadan besleniyorlarsa ve beslendikleri düzeni değiştirmiyorlar, daha doğrusu bindikleri dalı kesmiyorlarsa * "Kayıt dışı siyaset ve toplum mühendisleri" hastanın (ülkenin) iyileşme taleplerini tehdit olarak algılıyorsa * Kokuşmuş düzene destek verenler ödüllendirilirken, sorgulayanlar bedel ödüyor, cezalandırılıyorsa * Halkınıza tafra yaparak "Ben karar veririm, halk bana uyar" refleksiyle hareket ediyorsanız * İktidarın, bir çeşit "yargı iktidarına" (juristocracy) dönüşmesine karşı çıkmıyorsanız * Bir taraftan halkınıza cilve yaparken, diğer taraftan "cuntalara ve vesayete" göz kırpıyorsanız * "Hukuk devleti, saydamlık ve hesap verme sorumluluğu" gibi kavramları, birer dolgu maddesi olarak görüyorsanız * Geçmişten devralınan naftalinli evhamlardan güç alarak "çeyrek porsiyon demokrasi" ile iktifa ediyorsanız * İttihat ve Terakki'den miras kalan "bayat ve faşist" fantezileri sahipleniyorsanız * Egemen ideolojinin "yedek lastiği" pozisyonunda , "resmi ideoloji ve tabuların" gölgesine sığınıyorsanız * Toplumu tepeden değiştirmeye kalkıyorsanız, "anayasal devlet" ile "anayasalı devlet" arasındaki farkın farkında değilseniz *** İşte o zaman, büyük hikayenizin içi boşalır; böyle bir hikayeyi hiç kimseye satamazsınız. > Hikaye bitmez! Eğri oturalım, doğru konuşalım. Küçük hikaye, "ekmek ve adalet" dâvâsıdır. Küçük hikaye, "küçük" değildir; büyük hikaye "büyük" değildir. Aslında her ikisi de, daha büyük bir hikayenin parçası olmak zorundadır. Daha büyük hikaye, küreselleşmedir. Büyük hikaye, gerçekten "ulusal çıkarları" temsil ederse, güzel bir hikayedir ve küçük hikaye ile çatışmaz. Küçük hikaye ile büyük hikayeyi senkronize edebildiğimiz ölçüde, ülke rahatlar. Hikayeyi benimsetmenin ön şartı, sandığa saygılı olmaktır; daha sonra da "hesap verme sorumluluğu" ve "saydamlık" diye bilinen iki ilkeyi hayata geçirmektir. Meraklanmayınız! Bizim coğrafyamızda hikaye bitmez. Biri biter, biri başlar. Yeni hikayelere hazır olalım. *** Yeter ki, "ulusal çıkarlar" kisvesiyle "ulusalcıların çıkarları"nı savunmayalım. Aman, ha!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.