Kurnazlık mı, gaflet mi?

A -
A +

Kurnazlık mı, gaflet mi, yoksa cehalet mi? Doğrusu, ilk bakışta karar veremedim. Birileri, 2000 yılının ilk altı ayına ilişkin borç stoku rakamlarını, 2005 ile mukayese etmeye kalkmış. Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin getirdiği borç yükünü hiç dikkate almamışlar. Üstelik, kamu bankalarının görev zararlarını ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na alınan bankaların getirdiği yükleri ıskalamışlar. Kemal Derviş'in gerçekleştirdiği takas operasyonundan da haberleri yok. Sonuç, malum: Borç yönetimi, başarısız; borçlanma dinamikleri, daha da kötüye gidiyor! Eyvah! Hiç merak etmeyin; bu tür araştırmaların sonuçları, önceden bellidir. Rakamlar, bu sonuca bilimsel bir kostüm giydirmek için özellikle çarpıtılır. Hüküm, her zaman olduğu gibi, infazdan sonra yazılır. Bilindiği gibi, 2000 yılı itibariyle bir istikrar programı uygulamaya başladık. İlk altı ay boyunca faiz oranları düştü; ekonomi canlanmaya başladı ama enflasyon düşmedi, TL değerlendi. Bankacılık sektörünün bilançolarındaki gizli olan risklere ve mayınlara, yenileri eklendi. Özetle, kırılgan bir iyileşme oluştu; ileride yeşerecek bir krizin tohumları ekildi. Daha sonra, Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleriyle anladık ki, biz bozuk süte maya çalmışız. Söz konusu krizler sonrasında, makyaj döküldü, halının altına süpürülenler ile tanıştık. Aynı kafa, 2001 ve 2002 yılları itibariyle, Kemal Derviş'i de borçları artırmakla itham etmişti. Derviş, halının altına itilen pislikleri deşifre etti; halının altının yeniden dolmaması için bir dizi yapısal reform gerçekleştirdi. Şimdi düşünün, evinizi ya da iş yerinizi temizletmek istiyorsunuz. "Halının altını kurcalamayın!" diyebilir misiniz? Halının altındakiler ortaya çıktığında, temizlik için gelenleri, "Evi sen kirlettin!" diye azarlayabilir misiniz? Yapılması gereken, halının altından çıkanları süpürmek ve benzeri kurnazlıkların nüksetmemesi için tedbir almak ve uygulamak değil midir? Çıpa geliyor! Hafta başında, Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, 2006 yılında 'enflasyon hedeflemesi'ne adım atacağımızı müjdeledi. Böyle bir çıpanın başarılı olabilmesi için bir dizi ön şart var. Ön şartlar içinde en önemlisi, "kamu borçlanmasının, piyasalar üzerindeki baskısının" buharlaşması ve bir tehdit olmaktan çıkmasıdır. Geçtiğimiz yıllarda, borç yönetimine ilişkin problemler ve bir türlü kırılamayan enflasyon beklentileri dolayısıyla 'enflasyon hedeflemesi'ne geçemedik. Ne var ki, son üç yılda, fiyat istikrarına yönelik olumlu sinyallerin yanı sıra, borç dinamiklerinin iyileşmesi ile bir hayli cesaret bulduk. (Merak edenler, borç yönetimine ilişkin raporları karıştırabilir.) (*) Merkez Bankası Başkanı'nın ifadesiyle 2003, 2004 ve 2005 itibariyle 'örtük' enflasyon hedeflemesi uyguladık; 2006'da enflasyon hedeflemesinin üzerindeki örtüyü kaldıracağız. *** Demek ki, neymiş? Demek ki, borç dinamiklerimiz alarm vermiyormuş; yoksa Merkez Bankası, "enflasyon hedeflemesi"ni telaffuz bile edemezdi. Öyle değil mi? ..... (*) Kamu Borç Yönetimi Raporu, Hazine tarafından 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 14. Maddesi gereği, üçer aylık dönemler itibariyle hazırlanıyor. Kamu borçlanmasına ilişkin son verilere, aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz. http://www.hazine.gov.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.