Geçenlerde notlarımı karıştırırken gözüme bir cümle ilişti: "... Dünyanın her yerinde devlet sefinesi (gemisi) onu idare edenlere pusulası düzgün, fakat teknesi çürük gelir ve bilakis muhaliflere teknesi sağlam, pusulası bozuk görünür. Doğruyu ancak vekayi (olaylar) söyler..." Aslında tekne de, pusula da problemli; sadece birini suçlayarak bir yere varamıyoruz. Yıllar önce bir emekli büyükelçiden dinlemiştim; Türkiye'yi yönetenler, bazen bir labirente hapsedildiklerini düşünürlermiş. Labirentten çıkış için atılan bazı adımların, yeni bir labirente girmekle sonuçlandığını hayret ve dehşetle görürler, labirentin dışında kalan gelişmiş ülkelerin yöneticilerine gıpta ederlermiş. Sonuç olarak, labirente uyum sağlamaktan başka çare olmadığını düşünürlermiş. Muhatabım, Türkiye'de hüküm süren siyasetin bir bölümünün "kayıt içi" bir bölümünün "kayıt dışı" olduğunu ifade etmişti. "Kayıt dışı" siyasetin, "kayıt içi" olanı belirlediğini vurgulamıştı. "Kayıt dışı siyaset" kavramını, bir mayına basmamak gibi bir refleks ile kullanmadığını, özellikle belirttikten sonra, şöyle demişti: "Kayıt dışı siyaset" çok büyük ölçüde, dış politik gelişmeler tarafından belirlenir." Şimdi bundan sonrasını da, izninizle, bendeniz uyduruyorum. Labirentin rutubetli duvarlarında, "Takıl bana, hayatını yaşa!" yazıyormuş. Çıkmak istiyor muyuz? Labirentten çıkış mümkün mü? Çıkış için birkaç tertip acı ilaç ve bir yol haritası öneriliyor. İlaçların sahteleri de varmış. İlaçların aç karnına alınması öneriliyor. Aç karnına alındığında kontraendikasyonlarının önemli bir bölümünün "inhibe" edileceği vurgulanıyor. İlaçlar özetle şöyle: * Hukuk devleti * Sivil ve siyasi özgürlükler * İdeolojik olarak tarafsız devlet * Siyasi çoğulculuk * Piyasa ekonomisi * Seçilmişlerin üstünlüğü * Kuvvetler ayrılığı * Yasamanın ve yürütmenin yargısal denetimi * İdari adem-i merkeziyet. Yukarıdaki sıralamanın bir öncelik sıralaması olmadığı belirtiliyor. Fonksiyonel olarak, "sınırlı devlet," hukuki olarak "anayasal devlet," pozitif olarak "demokratik devlet" öneriliyor. Yol haritasını biçimlendiren diğer adımlar ise şöyle belirlenmiş: Ekonomide hem otoriter ve hem de keyfi bir biçimde rant dağıtan uygulamalar tasfiye edilmeli. Siyaset ve siyasi süreçlerin amaç ve araçları yeniden tanımlamalı, siyasetin alanı, piyasa lehine sınırlandırılmalı. Sınırlandırılmış alandaki siyaset, daha demokratik bir modele oturtulmalı. Ekonomide kamu kesiminin rolünün yeniden tanımlanması, sadece ekonomik sistemin daha etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak açısından değil, siyasetin bir rant paylaştırma aracı olmaktan çıkarılması için de gerekli. Siyasi süreçler, popülizmden ve "müşteri haklıdır" paradigmasından arındırılmalı. Tekneyi de pusulayı da gerektiği gibi kullanabilmek için bunları yapmak, acı ilacı içmek zorundayız. Küresel pratik, böyle söylüyor. *** Çok uçuk bir değerlendirme oldu değil mi? İsterseniz, şair Nedîm'in mısralarıyla bitirelim: Yok senin vasfettiğin dilber, bu şehr içre Nedîm Bir perî-suret görünmüş, bir hayâl olmuş sana...