Matruşka siyaseti...

A -
A +

Yıllar önceydi. Deli Petro ya da Lenin ile başlayan ve Gorbaçov'la tamamlanan, iç içe istif edilmiş ahşap bebekleri görünce, bir hayli şaşırmıştım. Matruşka denilen bebekler, sadece Rus liderlerle sınırlı değil. Aklınıza gelebilecek her türlü alanda, "matruşka" oluşturabiliyorsunuz. Ankara eksenli siyaset, bir süredir "matruşka" bebeklerini andırıyor ve bir dizi sürprizi bünyesinde barındırıyor. *** Cumhurbaşkanlığı seçiminden 367 çıktı, 367'den seçim çıktı. Peki, sandıktan ne çıkacak? Aslında, yeni matruşkalara hazırlıklı olmakta yarar var. Kasım 2002'de ne olmuştu? Birilerinin hasretle beklediği sosyal patlama, sandıkta gerçekleşmişti. Bakalım bu seçimde ne olacak? 1950'den bu yana, sandığın mesajı son derece açık: Korku salarak, istikrarı bozabiliyorsunuz, ama iktidar olamıyorsunuz; muktedir olamıyorsunuz. İktidar korkudan değil, umuttan çıkıyor. Anlayana! > Öncelikleri görelim... Sadede gelelim.. Farkında mısınız? Matruşka siyasetini formüle edenler, ekonomi ile pek ilgilenmiyor. Muhalefet, ekonomik konularda, ayakları yere basan hiç bir şey söyleyemiyor. Muhalefetin ekonomiye ilişkin önceliklerini, bir türlü öğrenemiyoruz. Ne var ki, siyasi istikrarsızlık çabalarının yoğunlaştığı şu günlerde, uygulanmakta olan ekonomik istikrar programına yönelik bazı temelsiz serzenişler söz konusu. IMF destekli istikrar programı kapsamında son Stand-by, Mayıs 2008'de sona eriyor. Telaşlanmaya gerek yok. Seçim sonrası göreve talip olan hiçbir siyasi oluşum, bu programı ve sonrasını görmezlikten gelemez. Türkiye, istikrar programı yorgunu bir ülke. Kabul etmek gerekir ki, istikrarsızlığı besleyen faktörlerden biri de, başarısız olmuş ve yarım kalmış istikrar programlarıdır. Unutmayalım ki, tökezleyen ya da hançerlenen programlar, popülizme meşruiyet kazandırıyor. Dolayısıyla, programı sürdürmek çok önemli. Daha önce de defalarca yazdık; bir kere daha vurgulayalım: İstikrar programı, bir kalkınma stratejisi değil, bir öncelikler listesi. Önceliklerin ne olduğuna, siyasî irade karar veriyor. "Mali disiplin ve fiyat istikrarı" hiçbir siyasi kadronun reddedemeyeceği iki önemli hedef. İçinde "mali disiplin ve fiyat istikrarı" barındırmayan bir program, eninde sonunda çöpe atılmaya mahkum. Yakın tarih, böyle söylüyor. Programı tek ilaçtan ibaret bir reçete olarak düşünmek, yapısal reformları hafife almak da yanlış. Yan etkiler kaçınılmaz bir biçimde ortaya çıkıyor. Önemli olan nedir? Önemli olan, yan etkilerin, temel amaçları bertaraf edecek şiddete ulaşmaması ve yeni bir krizin tohumlarını ekmemesidir. Büyümeyi ve istihdamı artırmak adına, popülizmden ve enflasyondan medet ummak çözüm değil. Enflasyon, geçici ve aldatıcı bir refah sağlıyor, ama yol açtığı hasar, kalıcı oluyor; iz bırakıyor. > Hormonsuz, olsun! Hiç şüphesiz, "mali disiplin ve fiyat istikrarı" ile çelişmemek kaydıyla, büyümenin bileşimi ve performansı değişebilir, alternatif büyüme politikaları formüle edilebilir. Mevcut programı "uçuk", büyümeyi "hormonlu" bulan siyaset erbabından; * enflasyona yol açmayan, fiyat istikrarını tehdit etmeyen, * ekonomiyi "sıcak para" ile değil "soğuk para!" ile hormonsuz büyüten, * istihdamı artıran, büyümeyi cebe yansıtan, * cari açığı tırmandırmayan, * borç dinamiklerini bozmayan, * ülkeyi IMF'ye muhtaç etmeyen, ayakları yere basan, bir alternatif program bekliyoruz. Ne zaman mı? Hemen, şimdi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.