Hayat, sürprizlerle dolu.. Mekteb-i Mülkiye'den, Merrill Lynch'e; Merrill Lynch'den, 60.Hükümet'e uzanan sıra dışı bir başarı öyküsü. Sayın Mehmet Şimşek, parlak kariyerine önemli bir halka ekledi, Hazine'den Sorumlu Devlet Bakanı oldu. Tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. **** Ekonomiyi yönetmek demek, bir yönü itibariyle beklentileri yönetmek demektir. Sayın Şimşek'in küresel piyasalarda kazandığı finansal reflekslerin, beklentileri etkin bir biçimde yönetmek bakımından önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Mehmet Şimşek, küresel likiditede ortaya çıkan sert savrulmaların tam ortasında göreve başladı. Dolayısıyla, Şimşek'in gündeminde yer alan öncelikli konuların başında, küresel finansal çalkantı göz kırpıyor. Piyasa oyuncuları gibi, o da, aşağıdaki ve benzeri sorulara ilişkin alternatif cevaplar ve senaryolar üretmek durumunda: * Olup biten ne anlama geliyor? Finansal piyasalara egemen olan ana trend değişti mi? * Trend değişirse, Türkiye'ye yönelik sermaye girişinin vadesi kısalır mı? Sermaye girişinin maliyeti ve dolayısıyla faizler yükselir mi? Cari açığımızı finanse edenler ürker mi? * Finansal dalgalanma, borç dinamiklerimizi (vade, faiz, borç stoku/GSMH) ve para politikamızı nasıl etkiler? * Küresel likiditede ortaya çıkan daralma, ülkeye giren ve girmeyi düşünen direkt yabancı sermayenin risk algılamasını ne yönde değiştirir? * Başta resesyon ihtimali olmak üzere, ABD kaynaklı riskler nasıl bir eğilim sergiler? Yeni bir küresel mayına dönüşür mü? * Japon Yeni'ne dayalı saadet zinciri kopar mı? Kopmasa da, Yen, değer kazanma eğilimine girdiği zaman, dalgalanma nasıl bir seyir izler? Gündemin köşe taşları! Daha önce de belirtmiştik; vaktiyle, taşınamayacak riskleri barındıran bir finansal sistem ile nefes almaya çalışıyorduk. Sistemi, "deprem dalgalarının şiddetini ve hasarını artıran çürük bir zemine" benzetiyorduk. Şimdi ise, finansal zeminin, iç ve dış şoklara eskisinden çok daha dirençli olduğunu, bir dizi tecrübe ile biliyoruz. Ne var ki, finansal piyasalar, sadece saadet zinciri oluşturmakta değil, zinciri koparma konusunda da şaşılacak bir beceri sergiliyor. Kambiyo serbestisi devam ettiği sürece, finansal dalgalanmalarla birlikte yaşamaya mahkumuz. Biz "hancı", kısa vadeli yabancı sermaye "yolcu" olduğu sürece, böylesi sarsıntıları hazmetmek durumundayız. Dalgalanmanın krize dönüşmemesi için, öncelikle vazgeçilmemesi gerekenler bellidir: * Fiyat istikrarı ve mali disiplin olarak tanımlanan hedeflerden sapmamak; ekonomide sürdürülebilir büyüme ortamını tesis etmek * Borç dinamiklerini iyileştirmeye devam etmek (kamu borç stoku/ GSMH oranını azaltmak, vadeyi uzatmak, reel faizi düşürmek) * Yapısal reformlara hız vermek * Küresel alanda "ülke riski"ni oluşturan temel faktörler, özetle "ekonomik, finansal ve politik risk" konularında iyi bir fotoğraf sunmaya devam etmek. Anlaşıldığı kadarıyla, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in, özellikle yabancı yatırımcılara yönelik "orta vadeli perspektif" içeren sunumlarının köşe taşları da, bunlardan oluşacak. İyimser değil, gerçekçi! Yeri gelmişken, bir noktayı önemle vurgulamak istiyorum. Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisine odaklanan raporlarında " aşırı iyimser" olmakla itham edildi ve eleştirildi. Merrill Lynch'in yayınladığı son raporlar şunlar: * Ekim 2006: Siyasi riskler abartılıyor * Kasım 2006: Hava bulutlu ama fırtına gelmeyecek * Şubat 2007: Seçimler pürüzsüz geçecek, AK Parti bir dönem daha iktidar * Nisan 2007: Çankaya için Abdullah Gül iyi bir aday * Mayıs 2007: AK Parti oylarını artırıyor, Meclis'e 3 parti girer Görüldüğü gibi, raporların başlıkları Sayın Bakan'ı mahcup etmemiş, aksine doğrulamış. *** Bir yabancı meslektaşı onun için, "The right man for the right job" (Doğru işe, doğru adam) diyor. Ne diyelim? Kolay gelsin..