Farkında mısınız? Öylesine şiddetli bir dezenformasyon rüzgârı esiyor ki, sağlıklı bir iletişim ve enformasyona her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyar hale geldik. İktisat politikaları ve özellikle para politikası söz konusu olduğunda, enformasyon kirlenmesine ve kredibilite kaybına yol açmayan bir iletişim kanalını sürekli "açık" ve "canlı" tutmak gerekiyor. Merkez Bankası (MB) eski Başkan Yardımcısı Fatih Özatay, geçenlerde para politikasına ilişkin olarak şunları yazmış: "Para politikası temelde hangi kanallar vasıtasıyla ekonomiyi etkiliyor derseniz, listenin başına koyacağım kanal, beklentileri olumlu yönde etkileyerek, politikalara duyulan güveni artırmayı hedefleyen iletişim kanalıdır." Özatay, mali disiplinin ve yapısal dönüşümün sürdüğü varsayımı altında, toplumun, para politikası kararlarına güven duyması, bu kararların politik değil, teknik nedenlerle alındığını kabul etmesi halinde: * Reel faizlerin yüksek düzeylerde kalmasına yol açan risk priminin düşeceğini * Beklentilerin düzelmesiyle birlikte, tüketim ve yatırım kararlarının olumlu etkileneceğini * Reel faizlerin gerileyeceğini, yerli paraya duyulan güvenin artacağını ve böylece * Daha yüksek bir yatırım düzeyine, yüksek ve sürdürülebilir bir büyüme hızına, daha düşük bir enflasyona ulaşılabileceğini vurguluyor. Gerçekten, aynı iktisadi temeller, beklentilerin "olumlu" ya da "olumsuz" seyretmesine paralel olarak, ekonomiyi "iyi" ve "kötü" denilebilecek iki ayrı denge noktasına taşıyabiliyor. Dolayısıyla, para politikasının başarılı olabilmesi, çok büyük ölçüde beklentilerin yönetimine bağlı. Beklentileri yönetmek demek, bazı politikacıların yaptığı gibi esip savurmak ve daha sonra söylediklerinin altında ezilmek değildir; "doğru mesajı", "doğru mecraya" enjekte etmektir. Krize borçluyuz! Ne demişler? - "Politikacılar, hiçbir çare kalmadığında isabetli karar alır!" Aynen öyle. Kimse kusura bakmasın; MB'nin özerkliğini Şubat 2001 krizine borçluyuz. MB, web sitesinin baş tarafına, özerkliğini tanımlayan yasal değişiklikten sonra, iki kelimenin altını çizerek, şu cümleyi monte etti. "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın temel amacı, 'fiyat istikrarını' sağlamak ve sürdürmektir." Sitenin İngilizce versiyonunda da aynı cümle yer alıyor. MB Yasası'nın 4. Maddesinde düzenlenen temel görev ve yetkiler çerçevesinde, MB'nin "fiyat istikrarı amacı ile çelişmemek kaydıyla Hükümet'in büyüme ve istihdam politikalarını destekleyebileceği" vurgulanıyor. MB, geçen dönemde, "daha gevşek bir para politikasının veya biraz enflasyonun" istihdam problemini çözeceğini, büyümeyi artıracağını öne sürenleri, sert bir biçimde eleştirmişti. Meselenin özü, MB'nin temel amacından sapmaması ve popülizme kredi açmaya zorlanmamasıdır. ? Mönüde ne var? Sabrınızı zorlayarak, bir kere daha altını çizelim: * Politika araçlarını seçmekte özerk bir MB, * Dalgalı kur rejimi * 2006 itibariyle piyasalara deklare edilen ve "enflasyon hedeflemesi" diye bilinen çıpa "iç ve dış şoklara" karşı dizayn edilen amortisörleri simgeliyor. Şokları emerek sarsıntıyı hafifleten bu amortisörlerin yanı sıra, bankacılık sektörünün içindeki mayınların büyük ölçüde temizlenmiş olması, ekonomi yönetiminin işini kolaylaştırıyor. Kıymetini bilelim. ***