Bıktık! Bugün, Türk Telekom'u konuşmayalım. Ne yapalım? Eğri oturalım, doğru konuşalım. Ülkemizde kamu kesiminin ağırlığı, bileşimi ve yapılanması bir miras niteliğinde. İktidarlar, bu mirası birbirine devretmişler. Hiçbir iktidar, üzerinde oturduğu mirası reddetmemiş. Daha doğrusu, mirası reddetme yürekliliğinin doğuracağı siyasi maliyeti göze alamamış. Türkiye'de kamu kesimine şöyle bir baktığımızda, olması gereken yerde 'hiç' bulunmayan, olmaması gereken yerde 'çok' olan çarpık bir yapılanma ile yüzleşiyoruz. Yerleşik çıkarları simgeleyen bu yapılanmayı değiştirebilmek kolay değil. Ülkemizde yazılı olmayan toplumsal sözleşme, yıllarca popülizmi merkez siyasete taşımış ve iktidar yapmış. Böyle gelmiş, ama böyle gitmiyor. 3 Kasım 2002 seçimleri, çok net bir mesaj verdi: Ülke, bu mirası ve mirası sahiplenenleri taşıyamıyor. Hava yapmaması için... Ekonomide, kamu kesiminin yeniden yapılandırılması, sadece ekonomik sistemin daha etkin bir biçimde çalışabilmesi bakımından değil, siyasetin bir rant dağıtım aracı olmaktan çıkarılması, siyasal yozlaşma ve çürümenin önlenmesi için de gerekli. Siyasetin, popülizmden ve 'Clientelism'den, yani ' Müşteri haklıdır!' felsefesinden arındırılması, siyaset sınıfının ekonomik gücünün geriletilmesine bağlı. Kamu yönetimine yönelik reform projeleri de bu noktadan hareket ediyor. Ne var ki, kamu kesimine yönelik reform çabalarını tartışırken gündeme gelen "Piyasa mı?" " Devlet mi?" sorusu, "yanlış" bir sorudur. "Yanlış" sorulara verilen "doğru" cevaplar, bizi bir yere götürmüyor; sadece gerçek problemin gizlenmesine yardım ediyor. Doğrusu, "Nasıl bir piyasa?" "Nasıl bir devlet?" biçiminde olanıdır. Gerçekten, bir ülkede piyasa ekonomisinin mevcut olup olmadığının ölçütü, müdahalenin varlığı ya da yokluğu değil, müdahalenin hangi araçlarla, hangi amaçlara ulaşmak için yapıldığıdır. Reform ve müdahale sürecinin, piyasa mekanizmasını bir rakip gibi görmemesi son derece önemlidir. Ekonomik reformların hayata geçirilmesi için 'olmazsa olmaz' temel bir şart var: Siyasi irâde. Siyasi irâdeyi ikame edebilecek bir ekonomik araç henüz bulunamadı. Reform sürecinde, statükonun yeniden üretilmemesi, restore edilmemesi ve makyajlanmaması elzemdir. Reformların başarılı olması, siyasetin ve dolayısıyla ekonominin hava yapmaması için; * Devletin, kamu yararı için oyunun kurallarını belirlemesi, * Oyunun kurallara göre oynanmasını sağlaması ve denetlemesi, * Oyuna dahil olmaması, şut çekmemesi, yani "oyuncu" değil, sadece ve sadece "hakem" olması gerekiyor. Hazır mıyız?