Mönüde ne var?

A -
A +

General Motors (GM) için doğru olan, ABD için de doğrudur." Soğuk Savaş yıllarında sık sık tekrarlanan bu cümleyi herkes kendi meşrebine göre yorumlardı. Kimilerine göre bu ifade, kapitalizmin o iğrenç maskesini düşürüyordu, kimilerine göre ise kapitalizmin gücünü ve başarısını tescil ediyordu. İlk bakışta, 'şirket' ve 'devlet' çıkarının üst üste gelebileceğini vurgulayan bu vecize, medyada ve bilimsel makalelerde o kadar çok tekrarlanmıştır ki, giderek bir klişe olarak tarihe ve hafızalara kazınmıştır. Peki, şimdi soralım: GM için doğru olan nedir? GM için mutlak ve değişmez bir doğrudan bahsetmek mümkün değil. GM'nin doğruları son derece dinamik, sürekli değişmek zorunda. On yıl önce bir Amerikalı, GM'den 20 bin dolara bir Pontiac aldığında şöyle bir tablo ortaya çıkıyordu: 20 bin doların % 30'u yedek parçalar için Güney Kore'ye; % 17'si elektronik cihazlar için Japonya'ya; % 13'ü reklam ve iletişim masrafları için dünyanın çeşitli ülkelerine gidiyor; %40'ı da ABD'de kalıyordu. ABD'de kalan %40'lık bölüm, New York'lu bankacılara, Washington'daki lobi kuruluşlarına, Detroit'li avukatlara GM yöneticilerine, hissedarlarına ve işçilerine, bir kısmı da vergiye gidiyordu. İktisatçılar, "Her üretim olayı aynı zamanda bir gelir dağılımı olayıdır" derler. Gerçekten yukarıdaki GM örneğinde de görüldüğü gibi, üretim olayı ulusal ve uluslararası düzeyde bir gelir dağılımı süreci başlatıyor. GM, Alman otomobil üreticisi Opel ile evlenmiş. ABD'nin diğer otomotiv devi Chrysler, bir başka dev ile, Mercedes'le izdivaç yapmış, adını "DaimlerChrysler" olarak değiştirmiş. Sonuç olarak, üretim, satış, ve finansman her geçen gün biraz daha küreselleşiyor. Küreselleşme bir kalkınma stratejisi değil, ama her türlü kalkınma stratejisinin küreselleşme rüzgârını dikkate alması gerekiyor.. "Uluslarüstü Yönetici Sınıf" (Transnational Managerial Class) olarak adlandırılan bir gruptan söz ediliyor. Global ekonominin yönetimine ilişkin yeni kavramlar üretiliyor. "Hükümetsiz Yönetim" (Governance without Government) böyle bir kavram. Söz konusu kavram şimdilik oldukça ham ve lezzetsiz görünüyor, ama çeşitli katkı maddeleri ve soslarla olgunlaştırılıyor. "Hükümetsiz Yönetim," uluslararası iş bölümünü yeniden yapılandıran bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Irak'ın işgalinden sonra ABD tarafından açık bir biçimde telaffuz edilen "Büyük Orta Doğu" projesi küreselleşmeye ilişkin yeni boyutlar getiriyor. Bizi bunaltan bir dizi soru ortaya çıkıyor. Özetlemek gerekirse: * Böylesine kapsamlı bir senaryo içinde bize düşen rol nedir? * Bize düşen rol konusunda pazarlık ya da reddetme şansımız var mı? * Türkiye'nin önünde duran Kıbrıs ve AB süreci, bu senaryonun neresinde yer alıyor? Bu sorular cevaplarını bekliyor. Mönüde; "Hükümetsiz Yönetim+Büyük Orta Doğu" var. Beğendiniz mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.