Üç yıl kadar önceydi. Çin'in Quanzou kentinde düzenlenen Ev Tekstili Fuarı'na katılan bir ihracatçı anlatmıştı. Ürünleri ve markası defalarca kopyalanan bir İtalyan sanayici, iyice bezmiş olacak ki, mülkiyet haklarına ilişkin tecrübelerini yansıtan küçük bir İngilizce broşür bastırmış, bazı fuarlarda dağıtıyormuş. Buraya kadar her şey normal, ama şimdi sıkı durunuz. Broşürün kapağında, filozof Proudhon'a ait olan ve tarihe geçen ünlü bir cümle göz kırpıyormuş. -Mülkiyet hırsızlıktır!" (Property is theft!) *** Sizce sanayici deli mi, neden böyle yapmış? Deli değil, ama işi deliliğe vurmuş. Anlaşıldığı kadarıyla, fikri ve sınai mülkiyet haklarını ihlâl eden kurnazlara, fevkalade ince bir mesajla ders vermek istemiş. Söz konusu cümle, günümüz şartlarında son derece enteresan bir "oksimoron" olarak nitelense de, 1850'li yılların Kıta Avrupası'nda, bir tahrip kalıbı gibi algılanmış, hem kiliseyi, hem de egemen burjuva sınıfları bir hayli kaşındırmış ve telaşlandırmış. Peki mülkiyet nedir? Adı üzerinde; mülkiyet, mülkiyettir! Acaba öyle midir? "Şu kitabınızı bize imzalar mısınız?" Lâf Çin'den açılmışken çok taze bir olayı nakledelim. Profesör Salih Neftçi, küresel finansın küresel hocası. Dünyanın dört bir tarafında öğrencileri var, Finansal mühendislik eksenli dersler, seminerler veriyor. Hoca, geçenlerde Şanghay'da iken bakınız başına neler gelmiş: Bir grup önde gelen Çin piyasası analisti otele beni ziyarete gelmek istiyor. Güney'deki Kanton kentinden uçacaklar, piyasaları konuşacağız. Aynı gün dönecekler. İyi bir sohbet oldu. Adamlar kalkıp gitmeden önce, şirket müdürü bana döndü... Çantasından bir kitap çıkardı 'Sizden bir ricamız var... Şu kitabınızı bize imzalar mısınız? Çin'de bu aralar çok popüler...' Kitaba baktım. İlk kez görüyorum. Bir kez daha baktım...O da ne? Benim finansal mühendislik kitabım! Çin'de kopyalanmış, yeniden basılmış. Amerika'da 100 dolara satılırken... Çin'de kopyalayıp 5 dolara satmaya başlamışlar. *** Salih Hoca, çok kızmış ve hissiyatını şöyle ifade etmiş: 'Ahlaksız adamlar... Birileri benim kitabımı kopyalamış... Hiç fiyatına satıyor... Nasıl yaparlar bana bunu... Böyle şey olur mu!...Sefil herifler!'(*) *** Olur mu, olur! Kitap fuarlarında, yazarına imzalatmak için "korsan kitap" uzatan vatandaşlarımıza tanık olmuşuzdur. Hoca'nın kitaplarını basarak 5 dolara satanlar, sürümden kazanarak, bir süre sonra köşeyi dönebilirler. Ne diyelim? Fikri ve sınai mülkiyet haklarının tanımlanması ve korunması, sadece ulusal değil, küresel bir probleme dönüşmüş durumda. Şimdi sıra geldi, çuvaldızı kendimize batırmaya. Nasıl mı? Özür ve Düzeltme Dostlarımız ve öğrencilerimiz bilir; post-modern fantezilere ve yakıştırmalara zaafımız var. Herhalde "anonim" dedik, gençlerin dilinde ve internet ortamında dolaşan bazı kelimelere köşemizde yer verdik, ama öyle değilmiş. Elma Yayınevi'nden bir e-posta aldım. Şöyle ki: "Mehmet Ali Bey, 20 Ocak 2008 tarihli yazınızda öğrencilerden duyduğunuzu belirterek yer verdiğiniz kankamatik, çayyaş, jeloğlan vd. kelimeler, yayınevimizce yayımlanan Kelimenü adlı kitaptan alınmıştır. Kitabın yazarı Hakan Yaman hayatta olmadığından özellikle hassasiyet gösteriyoruz." "Ne yazık ki kitaptan söz etmeden e-posta yoluyla yayılıyor kelimeler. Biz de takip etmekte zorlanıyoruz. Daha önce de Beyazıt Öztürk ve Can Ataklı sizin gibi bilmeden kullanmışlardı. Ricamız üzerine düzelterek bizi ve yazarın ailesini sevindirdiler. Sizden de düzeltmenizi rica ediyoruz." *** Yayınevinden ve yazarın ailesinden özür diliyor, düzeltiyorum. Mehmet Ali Özbudun *** (*) Salih Neftçi: Felsefi konular bencillik üzerine, Star, 3 Şubat 2008