Gorbaçov, ünlü reformlarını iki kilit kelime ile pazarladı: 'perestroyka' (yeniden yapılanma) ve 'glastnost' (açıklık) Daha sonra, her iki kelime de ağır yaralı olarak yoğun bakıma alındı. Yoğun bakımdan bir türlü çıkamadı, bitkisel hayata girdi. Gorbi, çekilmek zorunda kaldı. Efendim, reform rüzgarlarının estiği yıllarda, Moskova'da elit çevrelerde çok yaygın bir eleştiri varmış. Gorbaçov reformları dolayısıyla çıkarları sarsılanlar ve hayal kırıklığına uğrayanlar, kendi aralarında şöyle konuşuyormuş: "Köpeğin zincirini uzattılar, fakat kemiği daha uzağa fırlattılar. Bu, 'perestroyka' (yeniden yapılanma). Böyle bir politikaya 'havlama' hakkı verdiler. Bu da 'glasnost' (açıklık)." Gorbaçov'a yöneltilen eleştirilerin ne kadar haklı ya da haksız olduğunu tartışacak değiliz. Ne var ki, Gorbaçov muhalifleri, reform yapmak için kolları sıvayanlara çok önemli bir ders veriyor. Şöyle ki: Yozlaşmış bir sistemin en zayıf anı, kendini, reforme etmeye karar verdiği andır. Çökmeye yüz tutmuş eskinin yerine, sürdürülebilir bir yeni ikame edilemiyorsa, o zaman, eskiye meşruiyet kazandırılmış olur; mümkün olan diğer reform seçeneklerinin de önü kesilmiş olur. Egemen olan yozlaşmadan beslenenler, haklı çıkmış gibi olurlar. Reformların başarılı olabilmesi için, statükonun yeniden üretilmemesi, restore edilmemesi ve makyajlanmaması gerekiyor. "Piyasa" mı, "devlet" mi? Türkiye'de ekonomik reformların yapılabilmesi için 'olmazsa olmaz' temel bir şart var: Siyasi irâde. Siyasi irâdeyi ikame edebilecek bir ekonomik araç henüz bulunamadı. Kamu kesimine yönelik ekonomik reform çabalarını tartışırken gündeme gelen "Piyasa mı?" "Devlet mi?" sorusu, yanlış bir sorudur. Dolayısıyla "yanlış" sorulara verilen "doğru" cevaplar bizi bir yere götürmüyor, sadece gerçek problemin gizlenmesine yardım ediyor. Doğrusu, " Nasıl bir piyasa?" "Nasıl bir devlet?" biçiminde olanıdır. Gerçekten, bir ülkede piyasa ekonomisinin mevcut olup olmadığının ölçütü, müdahalenin varlığı ya da yokluğu değil, müdahalenin hangi araçlarla, hangi amaçlara ulaşmak için yapıldığıdır. Reform ve müdahale sürecinin, piyasa mekanizmasını bir rakip gibi görmemesi son derece önemlidir. Şut çekmeyeceksin! İyi işleyen bir piyasa ekonomisi; (i) haberleşme sistemidir, (ii) dağıtım (tevzi) sistemidir, (iii) koordinasyon sistemidir, (iv) çıkarları dengeleyen bir sistemdir, (v) demokratik karar alma mekanizmasıdır. Yukarıda yer alan saadet zincirinin gerçekleşebilmesi için, * Devletin kamu yararı için oyunun kurallarını belirlemesi, * Oyunun kurallarına göre oynanmasını sağlaması ve denetlemesi * Oyuna dahil olmaması, şut çekmemesi, yani oyuncu değil, sadece ve sadece hakem olması gerekiyor. Ne kadar zor ve ütopik değil mi?