Eski iktisat hocaları, "alternatif maliyet" ya da "fırsat maliyeti" gibi kavramları öğrencilerine anlatırken, "ekonomide bedava fiil yoktur!" derlerdi. Gerçekten, her ekonomik karar, şu ya da bu şekilde, mutlaka bir bedel ödetiyor. Belimizi büken yatırımsızlık, yoksulluk ve işsizlik, ödenmesi gereken bir bedel; aynı zamanda geçmişten devredilen bir miras. Peki, neden böyle oldu? Yatırımlar nasıl daraldı? * Ekonomik ve politik istikrarsızlıktan beslenen saadet zinciri, özel kesimin ve kamu kesiminin yatırımlarında önemli gerilemelere yol açtı, istihdam kayıpları oluştu. * Ülkenin esasen yetersiz olan tasarrufları, kamu kesimi açıklarının finansmanına kanalize edildi. Özel kesimin gerçekleştirdiği tasarruf fazlasının önemli bir bölümü, iç borçlanma yoluyla kamu kesimini finanse etti. * Özel kesimin gerçekleştirdiği tasarruf fazlası, yatırım yapmaya, kamuyu finanse etmeye ve vergi vermeye yetecek kadar büyük değildi. Halen de öyledir! * Özellikle 1989'dan sonra finansal serbesti ile beraber artan iç borçlanma, özel yatırımların daralmasında önemli rol oynadı. * İstikrar programlarının "faiz dışı fazla" hedefini tutturmak amacıyla, kamunun cari harcamalarının yanı sıra, yatırım harcamaları da kısıldı. * Finansal sistem içinde en büyük paya sahip olan bankacılık kesimi, bu operasyonda aracılık yaptı. Risk priminin tırmanması ve reel faizlerin zıplamasıyla birlikte, borç stoku artışını sürdürdü, borçlanma vadeleri kısaldı. * Finansal serbesti ortamında, risk, vade, getiri, likidite kavramları yeni içerikler kazandı. Sistem giderek daha da kırılganlaştı. * Orta ve uzun vadeli yatırımlara yönelik finansman alternatifleri, neredeyse tamamen buharlaştı. Finansal kesim, reel kesime etkin bir biçimde kaynak aktaramadı. * Sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ortamda, faiz oranları ve döviz kurları birlikte kontrol edilemedi. * Faiz oranları döviz kurları gibi iki kritik değişkenin göstereceği dalgalanma, ekonominin reel sektörünün yatırım ve finansman gereklerinden büyük ölçüde kopuk bir tarzda oluştu. Büyüme ve küçülme, kısa vadeli sermaye hareketlerinin giriş ve çıkışlarına endekslendi. * Sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ortamda, makro ekonomik istikrarsızlığın kronikleştiği bir konjonktürde, bankaların aldıkları kur ve faiz riskleri, bilançolarını daha da kötüleştirdi. * Fon'a devredilen özel bankalar sistemin yükünü yönetilemez boyutlara taşıdı. ...Ve daha neler neler... Şimdi kara kara düşünüyoruz, bu işsizlik nereden çıktı diye...