Neden yumurtlamadılar?

A -
A +

"Haliç'te 25 ayrı tür balık larva ve yumurtasına rastlanmıştır." Haliç'in canlıların yaşaması için uygun duruma geldiğini belirten yetkililer, iki yıl önce böyle bir açıklama yaptıklarında çok sevinmiş ve "Haydi hayırlısı, darısı ekonominin başına!" demiştim. Neden mi? Ekonominin aktörleri, temizlenemeyen ekonomiye yumurtlamıyor, yatırım yapamıyor da ondan. Haliç'in kirlenmesiyle, ekonominin kirlenmesi, elbette çok farklı iki süreç. Ne var ki, Haliç'i temizlemek, ekonomiyi temizlemekten daha kolay. Siyaseten ve ekonomik olarak, kirlilikten beslendiğiniz sürece, kirliliği ortadan kaldırmaya yönelik bir irade oluşmuyor; hiç kimse bindiği dalı kesmiyor. Belimizi büken yatırımsızlık, yoksulluk ve işsizlik, ödenmesi gereken bir bedel; aynı zamanda geçmişten, yani kirlilikten devredilen bir miras. 2003 ve 2004 itibariyle özel yatırımlarda gerçekleşen artış sevindirici, fakat geçmişin tahribatını buharlaştıracak düzeyde değil. Nasıl becerdik? Özel sektör, neden yeterince yumurtlayamadı, yatırım yapamadı? Ekonomiyi nasıl kirlettik? Özetle şöyle becerdik: * Ülkenin esasen yetersiz olan tasarruflarına, kamu kesimi finansman açıklarını gidermek amacıyla el konuldu. * Özellikle 1989'dan sonra finansal serbesti ile beraber artan iç borçlanma, özel yatırımların daralmasında önemli rol oynadı. Kamu, dış borçlanmasını da sürdürdü. * Özel kesimin tasarruf fazlası, yatırım yapmaya, kamuyu finanse etmeye ve vergi vermeye yetecek kadar büyük değildi. Halen de öyledir! * Tasarruf fazlasının önemli bir bölümü, iç borçlanma yoluyla kamu kesimini finanse etti. Finansal sistem içinde en büyük paya sahip olan kesim bankacılık kesimi, bu operasyonda aracılık yaptı. * İstikrar programlarının "Faiz Dışı Fazla" hedefini tutturmak amacıyla, kamunun cari harcamalarının yanı sıra, yatırım harcamaları da kısıldı. * Risk primi ve reel faizlerin zıplamasıyla birlikte, borç stoku artışını sürdürdü, borçlanma vadeleri kısaldı. * Faiz oranları ve döviz kurları gibi iki kritik değişkenin göstereceği dalgalanma, kısa vadeli sermaye hareketlerinin giriş ve çıkışlarına duyarlı hale geldi. * Krizler, bankalarımızı ve reel sektör firmalarımızı, bilançolarında almış oldukları pozisyonlara bağlı olarak çeşitli biçimlerde etkiledi, sermayelerini eritti. * Fon'a devredilen özel bankalar, sistemin yükünü yönetilemez boyutlara taşıdı. * Finansal kesim, reel kesime etkin bir biçimde kaynak aktaramadı. Nasıl temizleyeceğiz? Uluslararası iş bölümünün yeniden yapılandığı ve sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir dünyada, yerli ve yabancı sermayeyi yumurtlatmak kolay değil. Küreselleşmenin gereklerini dikkate almaksızın, yerli ve yabancı sermaye için yatırım ortamını iyileştirmek mümkün görünmüyor. Gelişmiş ekonomilerde, özellikle ABD ve AB ülkelerinde yatırım ortamı tesis etmeye yönelik "düzenlemeler" (regulations) çok önemli roller üstleniyor. Devlet tarafından icra edilmesi gereken bu "hakemlik" rolünün bir bölümü, çeşitli üst kurullar tarafından yerine getiriliyor. Üst kurulların sağlıklı bir biçimde işlemesi; "oyunun kurallarının önceden belirlenmesi, oyunun yarısında kuralların değişmemesi, hakemin boş kaleye şut çekmemesi" açısından çok önemli. Diğer taraftan, iş âlemi öğrenmiş olmalı ki, en büyük teşvik, 'makroekonomik istikrar'dır. Makroekonomik istikrarı ikame edebilecek bir başka yatırım iklimi, bugüne kadar bulunamadı. Sadece Haliç'in değil, siyasetin ve demokrasinin kirlenmemesi için vazgeçilmemesi gerekenler Maastricht ve Kopenhag Kriterleri ile belirlenmiş. Başka çare var mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.