Bir piyasa ekonomisinde, 'piyasa', 'şirket', 'devlet' ilişkisinin nasıl yapılandırıldığı çok önemli. "Baba Devlet" ve "Halefleri" olarak biçimlendirilen bir ekonomide, toplumun bir kesiminin "siyaset dışı" bir kesiminin de "piyasa dışı" olması son derece doğal. Dolayısıyla böyle bir oyunun piyasa ekonomisi olarak yutturulması mümkün değil. Bu ortamda, ekonominin en küçük rasyonel birimi olarak bilinen "homo economicus," (ekonomik çıkarlarını kovalayan insan) alaturka bir kavram olarak bendenizin uydurduğu, "homo rantiyerus"a (rant kovalayan insan) dönüşüveriyor. Kurt ve kuzu Kabul etmek gerekir ki, 'piyasa ekonomisi' ya da gerçek ismi ile 'kapitalist ekonomi' zayıfı sevmiyor. "Güçlü haklıdır." felsefesine destek veriyor. Piyasa ekonomilerinde, kalıcı bir biçimde hukuk tesis etmek 'kurt' ile 'kuzu' arasında barış ilan etmek ya da 'tavuk' kümesinde 'tilki' barındırmak kadar zor. İlk fırsatta, "Güçlü haklıdır" olarak bilinen tek maddelik 'Orman Kanunu' hükmünü icra ediyor. Kurt kuzuyu, tilki de tavuğu hallediyor. Uluslararası alanda, 'Orman Kanunu'nun ne kadar etkin olduğunu vurgulamaya gerek var mı, bilemiyorum. Görünen el Kamusal politika alanında temel düzenleyici faktör, siyasi iktidarın 'görünen eli'dir. Görünen eli, siyasi iktidarın müdahale gücü ve yetkisi olarak da algılayabiliriz. Demokratik rejimlerde, piyasanın görünmeyen eli ile, kamunun görünen yumruğu birbirini tamamlar. Kamusal politikaya öncelik verilen alanlarda, piyasanın görünmez eli, işlevini ya sürdüremez ya da görünen elin çizdiği sınırlar içinde sürdürür. Bağımsız özerk kurullar, kamusal müdahalenin vazgeçilmez araçlarından. Özerk kurullar ile gerçekleştirilen düzenlemelere (regulations), kamu menfaatini olumsuz yönde etkileyebilecek özel karar alma süreçlerini önlemek ve etkinliği sağlamak amacıyla başvuruluyor. Kurulların kestiği parmak! Türkçe'ye, kötü bir tercüme ile, 'iyi yönetişim' olarak aktarılan "good governance" piyasa ekonomisinde bazı alanların, özerk bir yapılanmayla, bağımsız kurullar ile düzenlenmesini öngörüyor. Ne var ki, özerk kurumlar tek başlarına iyi yönetişimi garanti etmiyor. Özerk kurulların kestiği parmak acımaz demek mümkün değil. Kurulların mükemmel olduğunu iddia etmiyoruz. Özerk kurulların, özerkliğinin kapsamı, anlamı ve içeriğine ilişkin bazı sorunları olduğunu kabul etmek zorundayız. Gerçekten, bazı durumlarda, kamusal müdahaleden kaynaklanan problemler, müdahale edilecek piyasanın ortaya koyduğu çarpıkları aratacak kadar kötü sonuçlara yol açabiliyor. Yoğun bakım, morg, otopsi Özerk kurulların başarılı olabilmelerinin üç temel ön şartı bulunuyor: (i) Özerk kurullar, sadece kriz dönemlerine ilişkin bir 'yoğun bakım', 'morg' ve 'otopsi' merkezi olarak hizmet vermemeli; aynı zamanda bir 'ameliyat' ve 'rehabilitasyon' ünitesi olarak da fonksiyon görmeli. (ii) Kurulların düzenleme ve denetleme fonksiyonu, piyasadaki rekabet ortamını bozmamalı.(iii) Kurulların müdahalesi, kaynak dağılımına ilişkin yeni problemler oluşturmamalı. Özerk kurulların özerkliğinin sadece politikacıya karşıymış gibi eksik ve yanlış bir şekilde algılanmaması gerekiyor. Siyasi irade ve özerk oluşumların, birbirinin rakibi gibi görülmemesi de son derece önemli.