Yaşadığımız krizler, bize bir dizi refleks kazandırdı. Refleksler, geçen hafta Resmi Gazete'de yayınlanan 2005 Programı'na da damgasını vurdu. İsterseniz, reflekslerimize şöyle bir bakalım. "Büyüyelim mi?" diye soruyoruz ve cevap veriyoruz: * Büyüyelim, ama 'enflasyon' zıplamasın. * Büyüyelim, ama 'borç stoku' artmasın. * Büyüyelim, ama 'cari işlemler açığı' sarsıntısız bir biçimde finanse edilebilir boyutlarda kalsın. 2005 ekonomi gündemini büyük ölçüde yukarıdaki 'ama'lar, yani tahditler belirliyor. Refleksleri körelen bir ekonomi, bağışıklık sistemini kaybetmiş AIDS'li bir bünyeyi çağrıştırıyor. Yapısal reform diye nitelenen acı ilaçları, reflekslerin kalıcı olmasını sağlamak için yudumluyoruz. Büyüme, ileride yeşermesi kesin olan bazı problemlerin tohumlarını ekiyorsa ve sürdürülebilir değil ise, 'hormonlu' diye niteleniyor. Dikkat edilirse, ülke ekonomisi krize girdiği yılların tamamının öncesinde, bir hormonlu büyüme sergilemiş. Büyümenin, hormonsuz bir ortamda gerçekleştirilmesi gerekiyor. Hormonsuz büyüme kavramı ile anlatılmak istenen şu: * Büyümenin bileşimi ve finansmanı fiyat istikrarını tehdit etmemeli, telef etmemeli, büyüme krize toslamamalı. * Büyüme, borç dinamiklerini dejenere ederek ülkenin risk primini artırmamalı. * Büyüme, cari işlem açıklarını finanse edilemez boyutlara taşıyarak, ekonomiyi saatli bir bombanın üzerine oturtmamalı. * Büyüme, ekonomiyi uluslararası rekabet ortamından koparmamalı. Riskler ne âlemde? Peki riskler yok mu? Olmaz olur mu, elbette var. Riskleri şöyle sıralayabiliriz: * İç talep artışının tetikleyebileceği enflasyonist baskı * Geçmişe endeksli fiyatlama davranışının kırılamaması * Mali disiplinin sağlanamaması * Başta bankacılık reformu olmak üzere reform sürecinde aksamaların ortaya çıkması olarak ifade ediliyor. Türkiye ekonomisinin "yüksek iç talep" ve "dış kaynak" sağlandığı sürece, kronik enflasyona rağmen hormonlu bir biçimde büyüyebildiğini, sonra da krize tosladığını, biliyoruz. O zaman karşımıza, "sürdürülebilir-büyüme" ve "sürdürülebilir istikrar" gibi söylemesi kolay, gerçekleştirilmesi oldukça güç bir temel hedef çıkıyor. Ne yapmalı? Ampirik araştırmalar, fiyat istikrarını sağlayan düşük enflasyonlu ülkelerde, ortalama büyüme hızının daha yüksek ve hormonsuz, enflasyon oranı yüksek olan ülkelerde ortalama büyüme hızının daha düşük, dalgalı ve hormonlu olduğunu ortaya koyuyor. Fiyat istikrarı, hormonsuz büyüme için uygun bir zemin oluşturuyor, ama sürdürebilir büyümeyi garanti etmiyor. Fiyat istikrarı içinde sürdürülebilir bir büyümenin gerçekleştirilmesi için, dış talebin büyümeye olan net katkısının artırılması ve ekonomik büyümede iç talep faktörünün nisbi olarak azaltılması gerekiyor. Ekonomik büyümede dış talebin katkısını artırmak, cari açığı azaltmak ve/veya cari açığın finansmanın daha sağlam kaynaklara dayalı olarak yapılabilme imkanı sağlıyor. *** Böylece, "Cari Açık Kakofoni Orkestrası" tarafından icra edilen konserlerden kurtulmuş oluyoruz. Yetmez mi?