Haberiniz var mı? Küresel kapitalizm çökmüş! -Peki ne yapalım? Bir takım elit zevatın dediği şu: -İçe kapanalım.. ABD'deki finansal krizden yola çıkarak saçmalamak zorunda değiliz. Dünya üzerinde, iktisat kitaplarından başka bir yerde (pedagojik amaçlarla sınırlı olmak kaydıyla) "kapalı ekonomi" yok. Bireysel planda, "Azıcık aşım, ağrısız başım!" diyebilirsiniz. Ne var ki, ülkeniz adına, böyle diyemezsiniz. Demeye kalktığınızda, "aşınızı da, başınızı da" rahat bırakmazlar. Aşınıza da, başınıza da mukayyet olmak için, küresel rüzgarları dikkate almaya mahkumsunuz. İçe kapanmak, çok yüksek bedeller ödeten bir lükse dönüşmüş durumda. Tarih, otarşik politikaların "ekonomik bağımsızlık" anlamına gelmediğini, tam tersine, ülkeyi dış dünyaya tutsak ettiğini söylüyor. Geçmişte bir çok ülke, kendi yağıyla kavrulmayı denedi, fakat başaramadı. Çağımızda oyunun kurallarını, "karşılıklı bağımlılık" denilen süreç belirliyor. > Aynadan vazgeçemeyiz! Bir ülke dış ticaret yaptığında, sermaye hareketlerini serbest bıraktığında, kendi yağı ile kavrulmamayı seçmiş oluyor. "Üretim, pazarlama ve finansman" her geçen gün biraz daha küreselleşiyor. Defalarca yazdık. Küreselleşme, tek başına bir büyüme ve kalkınma stratejisi değil, fakat her türlü büyüme ve kalkınma stratejisinin küreselleşmeyi ıskalamaması gerekiyor. Kısacası, cesaretimizi toplayıp boy aynasına bakmaktan başka bir alternatifimiz bulunmuyor. Boy aynası, moralimizi bozabilir, ama aynadan vazgeçemeyiz. Aynaya nazar etmeli ve sürekli olarak sormalıyız: * Dünya nereye gidiyor? Bize göz kırpan küresel trendler hangileri? Türkiye nerede? * Ülkenin rekabetçi sektörlerinin önündeki, tehditler ve fırsatlar nelerdir? *** Netice itibariyle.. Temel refleks şöyle olmalı: Büyüyelim, ama "küresel rekabet" ortamından kopmayalım! Ramazan Bayramınızı şimdiden tebrik eder, sağlık ve mutluluk dilerim.