Seçimler yaklaştı. Ortalık toz duman. Sağımız, solumuz birbirine karıştı. Solumuza "soğan", sağımıza "sarımsak" taksak da, nafile! Görüntü böyle, ama gerçek çok farklı. Soralım: -Ertuğrul Günay'ın AK Parti'den, İlhan Kesici'nin CHP'den aday olmaları, bir çelişki midir? -Bizce, hayır! İkisini de tebrik ederiz. Türkiye'de siyaset, "sağ ve sol" ya da "alternatif iktisat politikaları" ekseninde değil, ne yazık ki, "demokrasi-otoriter rejim" ekseninde ayrışıyor. Vaktiyle, İdris Küçükömer, "Düzenin Yabancılaşması" adlı kitabında bir şablon oluşturmuştu. İdris Hoca'nın şablonu, yani Türkiye'de "sağ" diye bilinenin, "sol"; "sol" diye bilinenin de "sağ" olduğu iddiası, yeniden gündeme oturdu. Ne diyelim? İlkesizlik ve belirsizlik, sadece solun değil, ülkemizdeki tüm siyasi hareketlerin temel problemidir. ? Kendinize yeni bir halk bulun! İsterseniz, solumuza biraz daha yakından bakmaya çalışalım. Öğrencilik yıllarımda ve daha sonra da "Sosyalist Enternasyonal" toplantılarında öğrendiğim bir sol var. Nasıl mı? > Sol, "çeyrek porsiyon demokrasi" ile iktifa etmez. > Sol, egemenlere cilve yapmaz; cuntacılığı ve vesayeti reddeder. > Sol, egemen ideolojinin "yedek lastiği" değildir. > Sol, anti-emperyalisttir, anti-faşisttir. > Solun resmi ideolojisi yoktur; sol, tabuların gölgesine sığınmaz. > Sol, "ekmek ve adalet" dâvâsı güder. > Sol, "laiklik mi,demokrasi mi?" gibi sahte ikilemlerle toplumu köşeye sıkıştırmaz. > Sol, "Türkiye'de devrimin tamamlanmamış olduğunu, devrim tamamlanana kadar, birtakım süzgeçlere ve filtrelere ihtiyaç bulunduğunu" söylemez. Böylesine müstekreh bir kurnazlığa, tevessül etmez. > Sol, halk iktidarına dayanır. İktidarın, bir çeşit yargı iktidarına (juristocracy) dönüşmesine karşı çıkar. > Solun anayasası "halkın dili" ile yazılır, devleti sınırlar; "devletin dili" ile yazılıp halkı sınırlamaz. > Sol, devletçi politika değildir, halkçı politikadır. > Sol, "şovenist" değildir; statükocu değildir. > Sol, İttihat ve Terakki'den miras kalan bayat ve faşist fantezilere sahip çıkmaz. > Sol, piyasa çözümüne körü körüne teslim olmaz; ama piyasa düşmanı değildir. > Sol, toplumu tepeden değiştirmeye kalkmaz. > Sol, "anayasal devlet" ile "anayasalı devlet" arasındaki farkın farkındadır. > Sol, geçmişten devralınan naftalinli evhamlardan değil, demokrasiden beslenir. > Sol, başarısız olduğunda; kendi halkını suçlamak yerine, nerede yanlış yaptığını düşünür. > Sol, halkına tafra yapmaz, "Ben karar veririm, halk bana uyar" refleksiyle hareket etmez. > Solun patronu halktır; sol, halkın patronu değildir. > Sol, "kayıt dışı siyaset" ile işbirliği yapmaz. > Sol, "hukuk devleti, saydamlık ve hesap verme sorumluluğu" gibi kavramları, birer dolgu maddesi olarak görmez; hayata geçirir. **** Lütfen sakin olunuz ve "Ne solmuş be kardeşim.." diye tepki göstermeyiniz. Biz solu böyle öğrenmiştik. Fiili durum mu? Onun cevabını, seçmen olarak sandıkta siz veriniz. **** Bertolt Brecht, halkını beğenmeyenlere, şöyle demiş: -Baylar, o halde kendinize yeni bir halk bulun!