Görüş mesafemiz daralıyor. Giderek daha kısa vadeye kilitlenmeye başladık. Bankalar, döviz ve YTL likiditesi bakımından kuyruğu dik tutmaya çabalıyor. Yerli ve yabancı bir dizi analist, bankacılık sektörümüzü mercek altına almış durumda. Sebebi son derece açık: Daha önce de belirtmiştik. Bankacılık sektörü, mahiyeti gereği, kolay hastalanan, fakat zor tedavi edilen bir sektör. Problemli ve kırılgan bir bankacılık sektörü, deprem dalgalarının şiddetini tırmandırarak, yıkıcı gücünü ve hasarını büyüten çürük zemine benzetiliyor. Hasar, sadece ulusal boyutta değil, uluslararası alanda da kendini hissettirebiliyor. *** İsterseniz bir kere daha hatırlayalım: 2001 krizinden önce bankacılık sektörümüzün fotoğrafını çeken IMF ve BDDK, özetle aşağıdaki zaaflara dikkat çekiyordu: * Öz kaynak yetersizliği * Kamu bankalarının sistem içindeki payının yüksekliği * Zayıf aktif kalitesi (kredi yoğunlaşması, grup bankacılığı ve risklerinin yoğunluğu, kredi ve karşılıklar arasındaki uyumsuzluk) * Piyasa risklerine aşırı duyarlılık ve kırılganlık (vade uyumsuzluğu, açık pozisyon) * Yetersiz iç kontrol, risk yönetimi ve kurumsal yönetişim * Saydamlık eksikliği Dolayısıyla ne oluyordu? Söz konusu problemler, bankacılık sektörünü iç ve dış şoklara karşı duyarlı ve kırılgan hale getiriyordu. Türk bankacılık sistemi, vaktiyle "kamunun borçlanma gerekleri ve konsolidasyon dedikoduları" nedeniyle, kamu riski de taşıyordu. Güneşli havada damlatmaz! Peki yukarıdaki olumsuz tablo, hâlâ geçerli mi? Kesinlikle hayır! Aynı dinamikler geçerli olsaydı, kriz şimdiye kadar patlamış olurdu. Ne var ki, dış finansmanın daralması, vadesinin kısalması, maliyetinin artması, döviz cinsinden pozisyon taşıyan tüm aktörleri ve tabii ki bankalarımızı da olumsuz etkiliyor. Bankaların "güneşli havada şemsiye verdiği, yağmurda şemsiyeyi çektiği" söylenir. Bize kalırsa, bankaların böyle davranması bir zorunluluktur; bankalar, kâr gayesi olmayan hayır kurumları değildir. Şunu da unutmayalım ki, en kötü şemsiye bile güneşli havada damlatmazmış. Şemsiyenin iyisi, yağmurda ve fırtınada belli olurmuş. Ülke olarak, makro ve mikro şemsiyelerimizi test etmeye başladık. Sonuç mu? Bekleyelim ve görelim!