Sermayenin kaprisi...

A -
A +

Sermaye, çok ilginç bir kavram. Sermayeyi, bir üretim faktörü olarak tanımlayabilir ya da "Kristalize olmuş, emektir!" diye kestirip atabilirsiniz. Damak zevkinize göre, onu çok farklı sıfatlarla donatabilirsiniz. Mesela, "ulusal sermaye, yabancı sermaye, hortumcu sermaye, katil sermaye, tekelci sermaye, emperyalist sermaye" gibisinden bir dizi kavram üretebilirsiniz. İsterseniz, sermayeye "mavi sermaye, yeşil sermaye" diye renk de verebilirsiniz; meşrebinize göre, bunlardan herhangi birini seçebilir, rahatlayabilirsiniz. Bütün bunlar tamam, ne derseniz deyiniz, ama eninde sonunda "küresel sermaye"nin nefesini ensenizde hissedersiniz. Öyle görünüyor ki, sermayeyi sınıflandırırken kullandığımız "yerli sermaye-yabancı sermaye" şablonu, bir süre sonra geçerliliğini kaybedecek; sermayeyi, "küresel sermaye" kostümüyle algılamak durumunda kalacağız. Ne getirecek, ne götürecek? Son günlerde, "Yabancı sermaye ne getirecek, ne götürecek?" eksenli tartışmalar yapılıyor. Güzel de, şimdiye kadar ürküttüğümüz yerli ve yabancı sermaye dolayısıyla, oluşan kayıplarımızı da tartışmak gerekmiyor mu? Şimdi eğri oturalım, doğru konuşalım ve soralım: * Uluslararası iş bölümünü yeniden yapılandıran bir dizi oluşum, sizi hiç ilgilendirmiyor mu? * Bizim coğrafyamızda, kendi kendine yetmeyi hedefleyen "otarşik" büyüme ve kalkınma modellerini sürdürebilmek mümkün mü? * Böyle bir kara sevda yüzünden birçok ülke, "kavruk" ve "haşlak" bir hayat tarzına mahkum olmadılar mı? * Otoriter rejimler, kendi kendine yetmek adına ülkelerini ve halklarını yoksulluğa kilitlemediler mi? * Otarşik politikaların "ekonomik bağımsızlık" anlamına gelmediği hâlâ anlaşılmadı mı? * Üretim, satış ve finansman her geçen gün biraz daha küreselleşirken, bu süreçlere kayıtsız kalabilir misiniz? * Kendi kendine yetmek adına, birçok ülkede sadece "ekonomik bağımsızlık" değil, "siyasi bağımsızlık" da buharlaşmadı mı? * "Küçük olsun, benim olsun!" (Let it be small, let it be mine!) dediğinizde, gerçekten sizin oluyor mu? *** Liste uzatılabilir. Uzun lafın kısası, küreselleşme, tek başına bir kalkınma stratejisi değil, ama her türlü büyüme ve kalkınma stratejisinin küreselleşme rüzgarını ve küresel sermayeyi dikkate alması gerekiyor. Hiç şüpheniz olmasın, bugün İtalyan iş adamları ile İstanbul'da gerçekleştirilecek toplantılarda da, sermayenin küresel boyutu ile bir kere daha yüzleşeceğiz. Denemesi, bedava!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.