Sevgili sıcak para (bıyıklısı ve bıyıksızı dahil olmak üzere) Vakitlerinizin ne kadar kıymetli olduğunun idraki içinde, muhtasar olarak arz ediyorum, efendim. Bu ülke, yeryüzündeki birçok ülke gibi, sana müteşekkirdir. Sana olan hissiyatımı ifade edecek kelime bulmakta güçlük çekiyorum. Termometreyi, "Ana sıcağından soba sıcağını ayıramayan zavallı alet!" olarak tanımlayan şair, doğru fakat eksik söylemiş. Termometre denilen zavallı alet, sadece ananın değil, paranın da sıcaklığını ölçemiyor. Sevgili sıcak para! 1989 yılından bu yana, finansal serbesti alanında yapılan köklü reform ve düzenlemelerle sana (kısa vadeli spekülatif sermaye hareketlerine) kollarımızı açtık. Seni çok sevdik; sen de bizi sevdin. Sen, bizim kurnazlığımızın omurgasını oluşturdun. Senin sayende büyüdük. Saadet zincirimizin en sağlam, aynı zamanda en çürük halkası oldun. Böyle olmaya da devam ediyorsun. Bildiğin gibi, zincir en çürük halkası kadar sağlamdır. Bizi terk ettiğin anda, kertenkele gibi yere yapıştık. Elektronik ortamda dolaşan bir kelebek gibisin. Nereye konacağını bilemiyoruz. Bir bakıyoruz, İMKB'ye park etmişsin, bir bakıyoruz Hazine Bonosu'na, Devlet Tahvili'ne, dövize, Eurobond'a ya da repoya. Sağın solun, hiç belli olmuyor. Sana Hans'ın George'un parası olarak bakanlar, gaflet ve dalalet içinde. Portföy yöneten kuruluş ve bireyler olarak hepimiz senin hissedarın olduk. Seninle et ile tırnak gibiyiz. Sen bizsiz yaparsın; fakat biz sensiz yapamayız. Senin yüzünden, "havan topu" gibi, "neseb-i gayri sahih" krizlerimiz oldu. Krizlerimizin oluşumunu, olgunlaşmasını ve patlamasını radikal bir biçimde değiştirdin. Krizlerimizin dinamiğini sen belirlemeye başladın. İçeriye girdin, büyüdük, dışarıya çıktın, perişan olduk, küçüldük.. Sevgili sıcak para! Şubat 2001'den sonra dalgalı kur rejimine geçtik diye biraz ürktün ve soğudun. Kur, girişte belli idi ama, çıkışta ne olacağı belli olmazdı. Bir müddet uzak durdun, ama dayanamadın yine geldin. Hoş geldin, sefa geldin. Bir gün teşrif edeceğini adım gibi biliyordum. Bilmem duydun mu, bizim alışmış ile kudurmuşu mukayese eden bir atasözümüz vardır. Sen, bu atasözünün doğruluğunu bir defa daha teyit ettin Sevgili sıcak para! Senin tafranı ve tepkini, bu ülkenin güzel insanlarına, "piyasalar şöyle tepki verdi, böyle tepki verdi" çeşitli animasyonlarla anlattık. Ekonomi programları yaptık. Halkımız, tenevvür ettiğini zannetti, ama aslında bir 'dezenformasyon' fırtınasının içinde, yaprak gibi savrulduk durduk. Şişirdiğin rengarenk balonlar, hobimiz oldu. Siyasilerimiz, balonlarla iftihar ettiler. Balonların bir gün patlayabileceğini hiç düşünemedik. Sevgili sıcak para! Ekonomiyi, "İçmezsem ölürüm. Ben eroinsiz yapamam." diye feryat eden, ortalığı parçalayan uyuşturucu bağımlısına benzettin. Elimizi ve kolumuzu bağladın. Böylece meşruiyet oluşturdun. Abdülhak Hamit, refikası Lüsyen Hanım'a "Seninle de sensiz de olmaz" dermiş.. Bizi de ona benzettin. Ülkeyi terk etmen şöyle dursun, "Terk ederim haa, karışmam haa" demen bile, bizim yüreğimizi hoplatmaya yetti.. Yüksek 'risk primi' tahsil etmek için sık sık şantaj yaptın. Senin hatırına, doğru dürüst bir vergi reformu yapamadık. Kimseye, nereden buldun diyemedik. 'Mali Milat', sen ürkmeyesin diye sortilendi. 'Konsolidasyon olabilir!" diye bir korkun vardı, şimdi o da kalmadı. Hoş geldin, sıcak para!