Dert büyük. Sıfırlarımız, uluslararası finansal piyasalarda da sıkıntı veriyor. Merkez Bankası'nın yapmış olduğu açıklamalara göre, banknotlarımız, kupür değeri açısından, dünyada eşine rastlanmayan büyüklüklere ulaşmış. Bazı ekonomik değerlerin katrilyonlarla ifade edilmeye başlanması, TL'nin parasal fonksiyonlarını olumsuz yönde etkiliyor. Dünyada, 7 bin 471 katılımcı üyenin, farklı para birimleri cinsinden tüm bankacılık işlemlerini yaptığı SWIFT (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication) sisteminde, 99 trilyon TL'nin üzerindeki işlemler gerçekleştirilemiyor. Dünyada 100 bin ve üzerinde kupür değerine sahip 9 ülke bulunmakta, bunlardan altısında, en büyük kupür değeri 100 bin, ikisinde 500 bin, ülkemizde ise 20 milyon. En büyük kupürlü banknotun ülkemize ait olması, TL'nin itibarını da olumsuz yönde etkiliyor. TL'den 6 sıfır atılarak, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren yeni Türk Lirası'na geçme konusunda yapılan çalışmalar sürdürülüyor. Basmakla iş bitmiyor Merkez Bankamızın verdiği bilgiye göre, tüm güvenlik önlemlerini teknolojik olarak bünyesinde taşıyan bir banknotun ortalama maliyeti 2003 yılının ilk 7 aylık dönemi için 59.000 TL olarak belirlenmiş. Dolayısıyla, para basma operasyonunun oldukça kârlı bir iş olduğu ortaya çıkıyor. Böyle bir banknotun üzerine ne yazmak istersiniz? 1$ mı, yoksa 20.000.000TL mi? Cevap son derece açık. Ne var ki, rakamı yazmakla iş bitmiyor. Yazılan rakamın, yani satın alma gücünün korunması gerekiyor. 1989 yılında piyasaya çıktığında değeri yaklaşık olarak 25$ olan 50000 TL'lik banknot tedavülden kalktığında değeri 8 sent'e düşmüş. Böyle bir para biriminin, sağlam bir paradan beklenen temel fonksiyonları (değer ölçme, değer biriktirme ve mübadele aracı olma) yerine getirmesi mümkün değil. Meraklısına hiper enflasyon masalı Tarihe baktığımızda, paranın bol sıfıra tahammül edemediğini görüyoruz. Bilindiği gibi, hiper enflasyon, paranın bütün fonksiyonlarının çöktüğü, pul olduğu ve neredeyse takas ekonomisine dönüşü hazırlayan bir enflasyon türü. (Bizim enflasyonumuz 'kronik' hiç bir zaman 'hiper' olmamış.) Bir örnek vermek gerekirse, 1922-1923 ünlü Alman hiper enflasyonunda aylık ortalama enflasyon oranı %322 ! olarak gerçekleşmiş. Dolar bazında ifade etmek gerekirse, ay başında 1$ olan bir mal, ay sonunda 290$ olmuş. Hiper enflasyon rekoru, II. Dünya Harbinin sonunda Macaristan'da kırılmış. Ağustos 1945-Haziran 1946 arasında aylık ortalama enflasyon oranı %19.800; maksimum aylık oran ise %41.9 katrilyon olarak gerçekleşmiş. (*) Enflasyon Fantezileri... Hiper enflasyon ortamında, bir kadın, para dolu sepetini dinlenmek için bir müddet yere bırakmış. Bir de bakmış ki, paralar bırakılmış, sepet çalınmış! *** Hiper enflasyonda, otobüse binmenin taksi tutmaktan daha pahalı olduğu söylenirmiş. Neden mi? Otobüse bindiğinizde, paranızı hemen ödüyorsunuz. Taksiye bindiğinizde ise yolculuğun sonunda ödüyorsunuz. Yolculuk esnasında para aşınmaya devam ediyor, kârlı çıkıyorsunuz! (* )Dornbusch, Rudiger; Fischer, Stanley: Macroeconomics Mc Graw Hill International Editions, Fourth Edition, 1987 S.651.