Vaktiyle, bir gazeteci Adnan Kahveci'ye soruyordu: -"Siz sihirli çözüm üretmeyi seversiniz. Türkiye'nin kalkınmasına yönelik böyle bir formülünüz var mı?" Cevap aynen şöyleydi: -"Sihirli formül, eşek gibi çalışmak! Başka bir formül yok!" Çok çalışmak gerektiğini anlatmak için, karakaçanı referans almak zorunda değiliz, ama Adnan Kahveci'nin gösterdiği refleksi anlayışla karşılamak lâzım. Kahveci statükodan bunalan bir kişilikti, sürekli çözüm arardı. Bir zamanların çok popüler olan Japon kalkınması konusunda da, az gelişmiş ülke aydınları çok kafa yormuşlardır. Herkes meşrebine göre, olayı bir tarafından yakalamış, kendi şablonuna uydurmaya gayret etmiştir. "Un var, şeker var, yağ var; fakat bir türlü helva yapamıyoruz!" muhabbeti hepimizin çenesini yormuştur. Ne var ki, ekonomik kalkınmanın kimyasını birkaç basit formül ile deşifre etmek mümkün olamamıştır. Anahtar teslimi ekonomi Bir ülke düşünün, ekonomisini istikrarlı bir büyüme ve kalkınma yörüngesine oturtmak istiyor, ama bir türlü başaramıyor. Yurt dışından deneyimli, Nobel ödüllü, bir grup iktisatçıya ülkeyi teslim ediyor. Ismarlama elbise yaptırır gibi, anahtar teslimi sağlıklı ekonomi siparişi veriliyor. Nasıl mı? Aynen aşağıdaki gibi; - %2 yıllık enflasyon - %7 yıllık büyüme - Cari işlemlerde fazla - Kamu kesimi borçlanma gereği minimum düzeyde (GSMH'nin %1'i kadar) - Minimum düzeyde işsizlik - ..... Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Mümkün olabilseydi, dünyada ekonomik problemi olan ülke kalmazdı. Toplumsal, siyasal ve ekonomik problemleri, bir mühendislik hatası gibi "teknik" boyutlara indirgeyerek kavrayabilmek, anlaşılır kılmak mümkün değil. Problem, sadece "teknik" olsaydı, sipariş verirdik, istediğimiz yapıyı "anahtar teslimi" elde ederdik. Gerçekten, yemek tarifi verir gibi kalkınma tarifi verilemiyor. İsterseniz ters taraftan da bir örnek verelim. Mesela, Orta Doğu coğrafyasında hamburger ya da pizza zinciri kurar gibi, demokrasi zinciri kuramazsınız. IMF eski Direktörü Michel Camdessus, Güney Doğu Asya krizinden sonra, "bir onsluk (28 gram) tedbirin, bir poundluk (454 gram) tedaviden" daha iyi olduğunu söylemeye başladı. IMF, iyi yönetim, şeffaflık ve uluslararası iş birliğinin krizlerin önlenmesinde anahtar olduğuna inanıyor. Bütün bunlar tamam da, tedbirleri hayata geçirecek siyasi irade nasıl oluşacak? O zaman, bazı ekonomik problemlerin çözümü için, siyasi reçete yazılması gerektiği ortaya çıkıyor. Bunu yapamadığımızda, tarih tekerrür ediyor, merkepten düşmüş karpuza benziyoruz.