Defalarca yazdık. Merkez Bankası (MB), "kutsal inek" değildir. Elbette eleştirilebilir. Ne var ki.. Söz konusu eleştirilerin, iftiraya ve tezvirata dönüştürülerek, birtakım kurnaz manevralarla dış medyaya taşınması, kabul edilemez bir durumdur. MB'nin siyasi baskılara direnemediğini ve Para Politikası Kurulu'nun siyasi tazyik altında karar aldığını söylemek, en azından aymazlıktır. Siyasi irade, ekonomiye ilişkin hedeflerini Bütçe ve Orta Vadeli Program aracılığıyla kamuoyu ile paylaşıyor. Dolayısıyla.. Durumdan vazife çıkarmak isteyenlerin, öncelikle bu belgelere yoğunlaşmaları beklenir. *** Şunu unutmayalım: Ülkemizde, paranın yönetiminden ve fiyat istikrarından MB sorumludur. Araçlarını seçmekte özerk bir para otoritemiz var. Özerklik, bir "yetki ve sorumluluk" paylaşımıdır. MB'nin özerkliğinin korunması ve zedelenmemesi çok önemlidir. Fiyat istikrarının ve finansal istikrarın ön şartı, MB'nin "yasal özerkliği" ile "fiili özerkliği" arasında fark olmamasıdır. Son tahlilde.. -MB'nin itibarı, hükümetlerin ve ülkenin itibarıdır. *** Tamam da.. Para otoritesi üzerinde siyasi baskı oluşturulamaz mı? -Oluşturulabilir, fakat bunun bedeli çok ağır olur. Sevgili monşerler! Siz de pekâlâ bilirsiniz ki.. En büyük tehlike, parayı popülizmin emrine vererek, politize etmektir. Paranın politizasyonu, istikrarsızlığı bir hayat tarzına dönüştürür. Hatırlatmak gerekirse, biz bu filmi çok gördük. Vaktiyle.. Para politikasını, kamu açıklarının finansmanı belirliyordu. MB'nin, kamu açıklarının doğurduğu enflasyonist baskıyı tescil etmekten başka bir alternatifi yoktu. MB'nin Hazine'ye açtığı "kısa vadeli avans" ve "görev zararlarıyla çökertilen kamu bankaları" popülizmin finansmanına odaklanan diğer köşe taşlarıydı. Uygulanan para politikası, çok büyük ölçüde, siyasetin baskısı altında formüle ediliyordu. *** Eğri oturalım, doğru konuşalım. -Şimdilerde böyle bir durum var mı? O zaman, sizin derdiniz nedir? Derdinizi bilemem, ama misyonunuz belli: - Çamur at, yapışmasa da izi kalır!