Sosisleri kime emanet etmeli?

A -
A +

Bu sefer farklıydı. Avrupa Birliği(AB) zirvesinden çıkan "kurtarma ve büyüme" odaklı kararlar, piyasaları coşturdu. Başta İspanya ve İtalya olmak üzere, problemli ülkelerin tahvillerinin faiz oranları gerilerken, borsalar yükseldi. Zirveden çıkan kararların selamlanması, olumlu bir gelişme. Ne var ki.. Piyasaların coşması, krizin ve kasvetli senaryoların bittiği anlamına gelmiyor. Finansal piyasalar, bir yönü itibariyle, "manik depresif" organizmalardır. Bazen bulutların üzerine çıkarlar, bazen de çukurun dibine çakılırlar. Dolayısıyla.. Son günlerin moda söylemiyle ifade edersek, olup biteni, "itidal ve teenni" ile değerlendirmekte yarar var. *** Hatırlatmak gerekirse.. Şansölye Merkel, 2010 yılında Yunanistan'ın krize girmesiyle birlikte, özellikle Alman ve Fransız bankalarının şantajından bir hayli bunalmıştı. Aynen şöyle diyordu: -Bir bankanın bize gelip, "Ya gelecek 12 saat içinde bizi kurtarırsınız ya da tüm finans sistemini çökertiriz" şeklinde sürpriz yapmasını istemiyoruz. Peki, o zamandan bu yana ne değişti? Ne kadar yol aldık? Şurası kesin. Son zirvede de ortaya çıktığı gibi: - Peçeteler değişse de, finansal reçeteler hiç değişmemiş. - Finansal firavunlar, bindikleri dalı kesmiyor, oyunun kurallarını değiştirmeyi tasarlayan çözümlere sıcak bakmıyor. Oyunun kuralları içinde, yeni arayışlar sürüyor. *** Uzun lâfın kısası, sinirler gergin. AB, önceliklerini belirlemekte ve belirlenen öncelikleri uygulanabilir politikalara dönüştürmekte bir türlü başarılı olamıyor. Bu kapsamda, birtakım çaresiz serzenişler ve suçlamalar sık sık gündeme geliyor. Mesela.. Angela Merkel'in danışmanı Kurt Lauk, zirveden önce, vermiş veriştirmiş. İspanya, Portekiz, İrlanda ve Yunanistan gibi mali destek talebinde bulunan ülkelerin AB dönem başkanlığına getirilmemeleri gerektiğini söylemiş. Sırası gelen Güney Kıbrıs'ı kastederek ilave etmiş: -Sosis deposu, köpeğe emanet edilemez. Sosis deposunun başına bir köpeğin getirilmesi, Avrupa'nın paradoksudur. Tamam da.. Sormak durumundayız: -Bankaların aktiflerinde bulunan "kokuşmuş sosisleri" kime emanet etmeli? -Elbette, dükkânın sahibine yani Merkel'e! *** Bu ve benzeri muhabbetler, AB'nin ne kadar kötü yönetildiğinin teşhir edilmesi bakımından son derece anlamlı. Özetlemek gerekirse.. AB'nin âkil adamları, mevcut krizi, "steril ortamda çözüm bekleyen bir mühendislik problemi" olarak takdim ettiler. Samanlıkta kaybedilen yüzüğü, bahçede aradılar ve bulamadılar. Bakalım şimdiden sonra bulabilecekler mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.