Ta-ka-tu-ka-la-rı-mız!

A -
A +

Tekerleme sever misiniz? Bendeniz, "tekerlemeyi" de, "şekerlemeyi" de çok severim. Ülke olarak, birkaç haftadır, tekerlenmeye başladık. İsterseniz, gündemi tekerlemeye dönüştürelim. *** Farkında mısınız? Ayakkabı boyacısı, diliyle değil, elindeki fırçayı sandığına dokundurarak tekerleme üretiyor. Maharetle kullandığı fırçasından "...tak tak .. taka tuka.. taka tuka... tak tak.." diye birtakım sesler çıkararak, ayağını değiştirmesi için müşterisini uyarıyor. Ülkemize de, "silkelenmek ve değişmek" adına benzer uyarılar geliyor. Mesela şöyle: Al şu takatukaları, takatukacıya götür Takatukaları takatukalatmadan sakın gelme! Takatukalardan beslenmek! AB yolunda, ekonomiye ve siyasete ilişkin bir dizi "takatuka" ile devam edebilmemiz mümkün görünmüyor. .Maastricht ve Kopenhag Kriterleri, takatukalarımızdan kurtulmamız gerektiğini, bütün çıplaklığı ile ortaya döküyor. Anlaşılacağı gibi, "takatuka" dediğimizde, "yozlaşan ve kokuşan" yapılanmaları kastediyoruz. Hayal gücünüzü zorlarsanız, bireysel ve şirketsel eksenli takatukalardan, karı-koca takatukalarına kadar, bir dizi farklı alana sıçrayabilirsiniz. Başta resmi ve gayri resmi yalanlarımız olmak üzere, siyasi iktidarların, reddedilmesi mümkün olmayan bir miras gibi birbirlerine devrettikleri tüm çarpık yapılanmalar, takatukaları simgeliyor. Labirent... Türkiye'yi yönetenler, bazen bir labirente hapsedildiklerini düşünürler. Niçin? Üzerine bindikleri ve beslendikleri takatukalarını feda edemedikleri için. Peki, yönetenlerin iktidarının az olması, yönetilenlerin iktidarının çok olması anlamına gelir mi? Hayır! Oyunda, her iki taraf da kaybedebiliyor. Yönetenlerin kaybettiği iktidarı, yönetilenler kazanamıyor. Takatukalardan ve tabulardan kurtulmak için, dünyaya bakarken kullandığımız gözlüğü, yani ideolojimizi ve senaryomuzu gözden geçirmemiz gerekiyor. Adam edemedik! Gözlüğümüzü ve senaryomuzu değiştirmek kolay değil. İnsanları, toplumu, ekonomideki aktörleri beğenmedikleri bir senaryoda oynatamıyorsunuz. Daha doğrusu, oynattığınızı vehmediyorsunuz. Senaryo beğenilse de, bazen roller benimsenmeyebiliyor. Demek ki, takatukalardan kurtulabilmek için 'senaryonun' ve 'rolün' birlikte benimsenmesi, daha sonra 'motor' denmesi lazım. Toplum mühendislerimiz, bu noktayı sürekli olarak ıskaladılar. İnsanlarımızı bir türlü 'adam!' edemediler. Böylece, takatukalarımızla baş başa kaldık. Tekne ve pusulası... Takatukalara ilişkin bir görüşü, daha önce de aktarmıştım. Şöyle deniyordu: "Dünyanın her yerinde, devlet sefinesi (gemisi) onu idare edenlere pusulası düzgün, fakat teknesi çürük; muhaliflere ise teknesi sağlam, pusulası bozuk görünür. Doğruyu ancak vekayi (olaylar) söyler..." Aslında "tekne" de, "pusula" da problemli yani "takatukalı"; sadece birini suçlayarak bir yere varamıyoruz. **** Demokrasiyi "tartaklamak" yerine, oligarşik takıntıları "takatukalatmak" zorundayız. Niçin? Sadece Haliç'in değil, siyasetin ve demokrasinin kirlenmemesi için... Takatukalarını takatukalatırsan bulursun mertebe. Takatukalarınla yaşarsan dönersin merkebe!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.