Adı üstünde: Açıklama.. Bir açıklama yapılıyor. Ardından "açıklamaya ilişkin açıklamalar" sökün ediyor. Böyle şey olur mu, demeyin; oluyor! Açıklamaya rağmen, merak ediyoruz: -Tam olarak ne dedi? -Satır aralarında ne var? -Nelere vurgu yaptı? -Kime giydirdi? Kime çaktı? Elbette yorum yapılacak, detaylara inilecek. Gazeteci, ayrıntıyı yakalayan, sineğin yağını çıkaran adamdır. Ayrıntıyı yakalamak iyidir, fakat ayrıntıda boğulmak kötüdür. Hikâye burada bitiyor mu? Bitmiyor! Madalyonun tersi de önemli. Zaman zaman gündemi esir alan, ortalığı karartmayı, bulanık suda balık avlamayı hedefleyen "açıklamaları" görmezlikten gelemeyiz. Her nedense, söz konusu zevatın tafrası hiç bitmez. Ne var ki.. Adama sorarlar: Hem önceliği dezenformasyona vereceksiniz, hem de kullanmayı beceremediğiniz silah geri tepince şikayet edeceksiniz; "Sözlerim çarpıtıldı!" diye küplere bineceksiniz. İşte bu olmaz! Ne demişler? Kendi düşen zırlamaz! Kısa, açık ve renkli... Joseph Pulitzer'in habercilere yönelik bir tavsiyesinden mülhem olarak diyoruz ki: -Konuşmanızı, basın bülteninizi "kısa" tutun ki dinlesinler (ya da okusunlar) "açık" yapın ki anlasınlar, "renkli" yapın ki unutmasınlar ve onunla tenevvür etsinler. (*) Özetlersek: -Kısa, açık ve renkli.. Çok mu zor, yahu? *** İletişim, zor zanaat.. Muhalefet lideri gücenmiş: -Başbakan, herkesin elini sıktı; bir tek beni atladı. 1970'li yıllarda, benzer bir gerginlik yaşanmıştı. Hatırladığımız kadarıyla.. Muhabir sormuştu: -Sayın Demirel, Ecevit'in elini sıktınız.. -Demirel: -Neresini sıkacaktım? Bir keresinde Başbakan Demirel'e sitem ettiler: -Komünist bir ülkeden elektrik alınır mı? Cevap: - Elektriğin komünisti olur mu? Yazın biz Bulgaristan'dan elektrik alıyoruz. Kışın Bulgaristan bize elektrik veriyor.. İsterseniz dışarıdan da örnek verelim: ABD Merkez Bankası (FED) eski Başkanı Alan Greenspan, bir gün gazetecilere şöyle der: -Eğer söylediklerimin yeterince açık olduğunu düşünüyorsanız, ne demek istediğimi muhtemelen anlamamışsınızdır! *** (*) Pulitzer'in söylediği şudur: -Haberi "kısa" yazın ki okusunlar, "açık" yazın ki anlasınlar, "renkli" yazın ki unutmasınlar, fakat onunla aydınlansınlar.