Taş da düşebilir, ayı da çıkabilir!

A -
A +

Kastamonu'nun dağlık köylerinde yaygın bir deyim varmış: "Daş düşebülü, ayı çıkabülü, her şey olabülü!" Benzer uyarılara, yörenin engebeli yollarında da bazen rastlanırmış. Geçenlerde, gazetelerde bir haber: CHP'den 'Taş düşebilir, ayı çıkabilir!' uyarısı. Bir milletvekilimiz, bazı sürprizlere dikkat çekmek için böyle bir beyanda bulunmuş. Bizim dilimizde "ayı" ve "taş" sözcükleri gerçekten çok anlam yüklüdür. Politikacılar, popüler kültürün cilvelerinden yararlanmayı iyi bilirler. Kim ne derse desin, IX.Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, bu alanda rakipsizdir. İktisatçılar da böylesi uyarılarını sık sık tekrarlar, ama her nedense politikacılar gibi sempatik olamazlar. Türkiye'nin AB'ye uzanan dikenli yolu üzerinde de bol miktarda 'Taş düşebilir, ayı çıkabilir!' levhası var. Gerçekten, siyaset ve ekonomi söz konusu olduğunda, geçmişte bir çok kez "taş" da düştü, "ayı" da çıktı. Dolayısıyla, bu türden uyarıları son derece normal karşılamak gerekiyor. İktisatçı taifesi içinde, "Taş da düşebilir, ayı da çıkabilir!" diyenler her zaman ekseriyeti oluşturur. İktisatçının, "taş" ve "ayı" uyarısı genellikle muhtemel bir krize ilişkindir. "Cari açık ne olur?" diye soranlara böyle cevap verebilirsiniz. Böyle bir cevap, her şeyi açıkladığı için aslında hiçbir şeyi açıklamaz. Krizin felsefesi Şimdi söyleyin bakalım, siz kriz kokusu alıyor musunuz? Bendeniz pek alamıyorum, ama senin burnun tıkalı diyenlere, her zaman olduğu gibi saygılar sunarım. Ünlü iktisatçı Rudiger Dornbusch, finansal krizleri patladığı zaman, yani iş işten geçtiği zaman anlayabilirsiniz derdi. Kriz olarak tanımlanan ortam, insanların geçmişe ve geleceğe bakışını hemen değiştiriveriyor. Daha önce düşünülmeyenler düşünülmeye başlıyor; çözüm diye ortaya atılan birçok politikanın aslında yeşeren krizin tohumlarını atmış olduğu hayretle görülüyor. Teknik olarak ifade etmek gerekirse, kriz, geçmişin doğrularının iflas ettiğini, egemen olan sermaye birikimi modelinin çöktüğünü tescil ediyor. Kriz, yerleşik çıkarlarla yeni arayışlar arasında bir gerginlik doğuruyor. Bir başka ifade "Böyle gelmiş, ama böyle gitmez!" mesajı statükonun temsilcilerine ulaştırılıyor. Kabul etmek gerekir ki, bu mesajın deşifre edilmesi pek kolay olmuyor. Mesajın doğru okunması, anlaşılması ve sindirilmesi için niyet mektupları ve "Stand-by" düzenlemeleri de yetmeyebiliyor; bir Derviş'e gerek duyulabiliyor. Makroekonomik istikrarsızlık (yüksek enflasyon, durgunluk, ödemeler dengesi, dış borçlanma ve kredibilite problemleri) ekonominin, bağışıklılık sistemini çökertiyor. Böyle bir bünye, krizlere her zamankinden daha hassas hale geliyor. Krizler nasıl olgunlaşıyor ve patlıyor? Belki şöyle bir cevap verilebilir: Krizi "sistematik hatalar" oluşturuyor, olgunlaştırıyor; daha sonra "arızi hatalar" krizin fünyesini çekiyor, patlatıyor. Bir başka deyişle, bir saatli bombayı kurmak ya da dinamit lokumunun fitilini döşemek, sistematik hatayı, saatli bombanın ya da dinamit lokumunun patlatılması arızi hatayı simgeliyor. Dolayısıyla, "Taş da düşüyor, ayı da çıkıyor!" Olan halka oluyor, her zaman olduğu gibi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.