Piyasa yorumcuları, hararetle tartışıyor: - Merkez Bankası, "ekonomi aşırı ısındı" dedi mi? Demedi mi? Peki, bu işin doğrusu nedir? Merkez Bankası(MB), ne dedi ve ne yaptı? MB, özetle diyor ki: -Büyüme güçlü seyretmeye devam etmektedir. -Henüz aşırı ısınma gözlenmemektedir. -Ekonomide aşırı ısınma ile aşırı borçlanmayı ayrı ayrı değerlendiriyoruz. -Bugüne kadar aldığımız tedbirler, öncelikli olarak aşırı borçlanmaya yöneliktir. *** İsterseniz, olup biteni bir kere daha hatırlatalım. -Cari açığımızı finanse edenlerin "portföy ve vade" tercihlerinin yanı sıra, başta bankacılık sektörümüz olmak üzere, küresel ve ulusal finansal sistemin barındırdığı riskler, para otoritesini ürküttü. -MB, daha düşük bir politika faizi, daha geniş bir faiz koridoru (gecelik borç verme ve borç alma faiz oranları arasındaki fark) ve daha yüksek zorunlu karşılık oranlarının, finansal riskleri geriletmek bakımından, "uygun bir bileşim" olacağına karar verdi ve uygulamaya koydu. MB'ye göre, söz konusu politika bileşiminin çok önemli bir gerekçesi vardı: -Enflasyonu kontrol altına alan bir faiz politikası, finansal risklerin ortaya çıkmasını engellemekte yetersiz kalıyordu. -Bir başka deyişle, ekonomide fiyat istikrarı için gerekli olan faiz seviyesiyle, finansal istikrar için gerekli olan faiz seviyesi her zaman birbirleri ile uyumlu değildi. *** İşler yolunda gittiği taktirde: -Zorunlu karşılıklardaki değişiklikler, kredi piyasasını "maliyet ve likidite" kanallarıyla etkileyecekti. -Zorunlu karşılıkların artırılması yoluyla gerçekleşen parasal sıkılaştırma, "maliyet ve likidite" kanalından, faiz indirimlerinin genişletici etkisini fazlasıyla telafi edecekti. -Dolayısıyla, piyasadan likidite çekilecek, krediler daralma eğilimine girecekti. *** Maalesef.. Bu politika, başarılı olamadı. İşte tam da bu ortamda, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) devreye girdi. Bir kısım tüketici kredilerine ilişkin sermaye yeterlik ve karşılık oranlarını yükseltti. Ek önlemler gelir mi? Bunu bilmiyoruz. Bildiğimiz şudur: -Gerek MB ve gerekse BDDK tarafından kullanılan enstrümanlar, en iyimser yaklaşımla, "geçici bir savunma hattı" olarak nitelenebilir. *** Ne var ki.. Önümüzdeki tablo, fiilen "Tavşana kaç, tazıya tut!" denilebilecek bir durumu çağrıştırıyor. Yani? Yanisi şu: -"Tavşana kaç, tazıya tut!" politikası, belli bir eşikten sonra, itibarı zedeleyebilir; beklentileri bozabilir. Aman ha!