Teflon çizildi!

A -
A +

Geçenlerde okudum. Firavunlar, Nil Nehrinin yükselme ve çekilme dönemlerine ilişkin bilgileri, zulmetli piramitlerinin labirentlerinde gizlermiş. Nil'in rejimini tahmin etmeye çalışırken, karizmayı defalarca çizdirseler de, devlet sırrı kapsamındaki tespitlerini zulaya atarlarmış. *** Finans dünyasının firavunları, elbette çok farklı. Çağdaş firavunlar, bilgilerini ve pozisyonlarını elektronik ortamda saklıyor. Şimdilerde, bilançolarında ve/veya kara defterlerinde yer alan finansal balonların birbiri ardına patlamasını yutkunarak seyrediyorlar. Ne diyelim? Kriz, önce not verir, sonra öğretirmiş. Bu sefer de öyle oldu. 2007 boyunca, defalarca sorduk: -Riskli konut kredileri, küresel balonu patlatır mı? -Başta resesyon ihtimali olmak üzere, ABD kaynaklı riskler nasıl bir eğilim sergiler? Cevap mı? Cevabı, taksit taksit alıyoruz. Son durum şöyle: -Balon patladı, ama risklerin tamamı realize olmadı, tam olarak dibe vurmadık. Böyle gelmiş, böyle gitmez! Ortada bir dizi kötümser ve gri senaryo uçuşuyor. İktisatçılar, muhtemel veya uç veren resesyonun niteliği konusunda çok farklı düşünüyor. 1929 Dünya Buhranı'nı hatırlatan, kara gözlüklü uzmanlara da rastlıyoruz. Bunlar diyorlar ki: "Bu resesyon, babalarımızın resesyonuna değil, dedelerimizin resesyonuna benziyor. Babalarımızın yöntemlerini uygulayarak, dedelerimizin resesyonundan çıkamayız." Diğer uçtaki iyimser senaryoya göre ise, 2008'in ikinci yarısında normalleşmeye başlayacağız. *** ABD eksenli küresel çalkantı, insanların geçmişe ve geleceğe bakışını hemen değiştiriveriyor; daha önce düşünülmeyenler düşünülüyor. Olup biten, geçmişin doğrularının iflas ettiğini ve saadet zincirinin çöktüğünü tescil ediyor. Bir başka ifadeyle, finansal piyasalara, 'böyle gelmiş, ama böyle gitmez' diye özetlenebilecek sert bir mesaj ulaşıyor. Kabul etmek gerekir ki, mesajın deşifre edilmesi pek kolay olmuyor. Şaşkınlık ve belirsizlik, akademik, politik ve uluslararası düzeyde egemenliğini sürdürüyor. Hancı ve yolcu... Böyle bir mesajdan bizim payımıza ne düşüyor? Döviz, faiz ve borsa üçgeninde yeni dalgalanmalara hazırlıklı olmakta fayda var. Biz "hancı", kısa vadeli yabancı sermaye "yolcu" olduğu sürece, böylesi sarsıntıları hazmetmek durumundayız. Ekonominin çarkını döndürebilmek için sermaye girişinin kesintiye uğramaması; daha doğrusu, cari açığın finanse edilebilmesi çok önemli. Peki, yüksek reel faize rağmen sermaye çıkışı yaşanır mı? Yaşanabilir! Merkez Bankası'nın da zaman zaman belirttiği gibi, küresel bir türbülans söz konusu olduğunda, "kısa vadeli sermaye giriş ve çıkışında belirleyici olan temel faktör", reel faizlerin düzeyinden ziyade, "beklentilerdeki gelişmeler"dir. Beklentilerin iyileştiği bir konjonktürde, reel faizler düşük olsa da, fon akımları hızlanıyor; beklentilerin kötüleşmesi durumunda, yüksek reel faiz, dalga boyunun artmasına ve fon çıkışına engel olamıyor. Yakın tarih, böyle söylüyor. *** Ünlü iktisatçı Rudiger Dornbusch, finansal krizleri patladığı zaman, yani iş işten geçtiği zaman anlayabilirsiniz, derdi. Galiba, bir kere daha haklı çıktı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.