
Merkez Bankası tarafından düzenlenen yarışma sonuçlandı. Geçen hafta, "TL Simgesi" olarak kullanılacak yeni tasarımla tanıştık. Simgeyi köşemize taşıdık, alışmaya çalışıyoruz.
Peki, buralara nereden geldik?
Hatırlatmak gerekirse..
Banknotlarımız, kupür değeri açısından eşine rastlanmayan büyüklüklere ulaşmıştı. 2004 yılı itibariyle, dünyada, 100 bin ve üzerinde kupür değerine sahip 9 ülke bulunuyordu, bunlardan 6'sında en büyük kupür değeri 100 bin, 2'sinde 500 bin, ülkemizde ise 20 milyon idi. En büyük kupürlü banknot, bize aitti. Makro göstergeler, kuyruğunda tam on beş tane sıfır barındıran katrilyonlu rakamlarla ifade ediliyordu.
"Katrilyondan sonra ne geliyor?" diye birbirimize sormaya başlamıştık.
***
Dahası..
Farklı para birimleri cinsinden bankacılık işlemlerinin yapıldığı SWIFT (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication) sisteminde, "99 trilyon TL'nin üzerindeki işlemler" gerçekleştirilemiyordu.
TL'nin sıfırları, zaman zaman alay konusu da oluyor, ulusal paramız, "dandik para", ya da "komik para" (funny money) gibi sıfatlarla anılıyordu.
Netice itibariyle..
35 yıllık kronik enflasyon, yapacağını yaptı. Sıfırlar, çuvala sığmadı! 2005 itibariyle, 6 sıfır attık, YTL'ye geçtik. 1 Ocak 2009 itibariyle de, TL'ye avdet ettik.
***
Yeri gelmişken, biraz da nostalji yapalım.
Mesela..
Banknot deyince, aklınıza ne gelir?
Gençleri bilemem, ama yaşlılarımızın aklına muhtemelen "mor binlik" gelir.
Hani şu, İngiltere'de basılan ve "iki devalüasyon, iki anayasa, iki ihtilal, yedi tane seçim, on tane iktidar" gören banknottan bahsediyorum.
Anlaşıldığı kadarıyla, "mor binlik" bir hayli morartılmış ve daha sonra buharlaşmış ve tedavülden kaldırılmış.
///
Şurası kesin:
Seçmen, parayı morartanları affetmiyor, sandıkta morartıyor. Kasım 2002 seçimleri, TL'yi sıfırlayan popülist zihniyeti tasfiye etmişti.
Uzun lâfın kısası..
-Siyaseten morarmamak için, TL'yi morartmamak gerekiyor.